Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.
°°°
Aren, bir süre Şira'nın arkasından baktı, gözlerini karşısındaki evin en büyük penceresine dikti, dayısının onu izlediği pencereye. Karun, elindeki kadehi kendisine bakan Aren'e doğru tutup sırıttı. Gözlerini kısarak kapıya doğru ilerledi, onu gören iki korumada ceketini ilikleyerek başını önüne eğdi.
Açılan kapıdan hızlıca girerek üst kata, dayısının çalışma odasına doğru çıktı. Merdivenleri birkaç saniye içinde çıkıp bir süre kapının önünde bekledi. Kapıyı çalmaya gerek duymadan içeri girdi, hâlâ pencerenin önünde duran adamın sırtına dikti, bakışlarını. Karun, arkasına dönerek Aren'e doğru birkaç adım attı. Aralarında az bir mesafe kalınca Karun'un yüzündeki sırıtma gittikçe büyüyüp odada yankılanan bir kahkahaya dönüştü.
''Babasına o kadar çok benziyor ki, onun kadar inatçı, onun kadar aptal.''
Son kelimeyi adeta tükürerek söylemişti, içindeki nefretin hala dipdiri olduğunu gösteriyordu. Elindeki kadehi kapının arkasına doğru fırlatarak yeniden pencerenin olduğu yöne ilerledi. Karun'un her hareketine alışmış, en ufak bir tepki bile vermiyordu.
Aren, masaya doğru ilerleyerek tam karşısında dizilen sandalyelerden birini çekerek üzerine oturdu. ''Buraya kadar geldiğine göre, önemli bir şey olmuş olmalı.'' Karun, dilini damağına vurarak onaylamaz bir ses çıkarttı. ''Adnan için gelmiş, bende misafir etmek istedim ama fazla aksi bir kız, belki hatırlarsın?'' dedi Aren'in yüzünde bir şeyler bulabilmek için gözlerini her hareketini tespit etmek için üzerine sabitlemiş, alkolün etkisiyle sürekli sırıtıyor yerinde sallanıyordu. Daha fazla dayanamayarak kendini, pencerenin önündeki kanepeye bıraktı.
Ayağındaki ayakkabıları çıkartarak kanepede rahat bir pozisyon aradı.Aren, kendinden geçmiş adama tiksintiyle bakıyor her hareketini burnunu kırıştırarak izliyordu. ''Ne için gelmiş?'' dedi önemsiz bir şeyden bahsedermiş gibi. Yüzünü kollarının arasından çıkararak Aren'e döndü, Karun. Alt dudağını sarkıtarak baş parmağı ile çenesini kaşıyordu. ''Biliyor musun, sevgili yeğenim? Bu kızı ortadan kaldırmayı düşünüyorum ama beni durduran bir şeyler var.'' Sağ gözünü Aren'e dikerek ince dudaklarını kıvırdı, hâlâ bir şeyler bulabilmek için uğraşıyordu.
Sol gözünde hissettiği tanıdık sancıyla sol avucunu gözünün üstüne bastırarak birkaç saniye acının geçmesini bekledi. Aren Pusat, ellerini boynuna götürerek Şira'yı nasıl bir halde gördüğünü anımsadı, boynundaki eli ile ensesini sertçe kaşıyarak karşısındaki adamın aciz halini hissizce izlemeye devam etti. Alkolün etkisinden dolayı uzanmış olduğu kanepede mayışan Karun'un gözleri gittikçe kapanıyor, sessizce mırıldanıyordu. ''Ama onu ben değil, bir başkası öldürecek, bunun çok daha zevkli olacağına eminim.''
Sırtlanın kaba derisi sinsi gülümsemeye ev sahipliği yaparken düşüncelerindeki uçuk fikirler, kahkaha atmasına neden oldu.
°°°
Üzerindeki ıslak kıyafetleri hızlıca çıkarıp makineye attıktan sonra elini yüzünü yıkayarak kardeşinin odasına gitmek için hareketledi. Efe, yorganı üzerinden atmış, pijamlarını giymeden öylece uyumuştu. Şira, kardeşinin bu haline tebessüm ederek kıyafet dolabından bir pijama takımı alarak yatağın içindeki kardeşine yöneldi. Efe'nin kemerine dokunduğu an huysuzlaşmıştı, ablasının ellerini ittirerek bir şeyler mırıldanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehap
Teen Fiction°°° ''Ağlama! Gözlerin yeşilken güzel, onları buğulu olunca göremiyorum,'' dedi gaza biraz daha yüklenirken üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissedebiliyordu, dayanamadan yeniden döndü Şirasına. Yeşilin kendince en güzel tonuydu onun gözleri, yeşil...