1.2

851 73 4
                                    

Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.

Başlıyoruz♡



°°°

Çalan kapıyı önemsemeden önündeki şişeyi yeniden başına dikti, Karun. Israrla çalan kapı zaten sinirli olan adamı daha çok sinirlendirmiş ve önündeki zigon masayı ayağıyla sertçe itmesine sebep olmuştu. En sonunda ısrarla çalan kapının sesine dayanamayıp çalan kişiyi öfkeyle buyur etti.

''Gir, Allah'ın cezası.''

İçeriye tedirgince giren hizmetli kızı baştan aşağı süzdü. Öfkeli bir soluk alıp üstüne yayıldığı kanepeden sarsak hareketlerle uzaklaştı. Hizmetli kız, kendisine öfkeyle bakan adam ile daha çok titremeye başlamıştı ama elindeki zarfın üstündeki mühür, olayın ne denli ciddi olduğunu bas bas bağırıyordu. Genç hizmetli, küçük adımlarla pencerenin önünde durmuş, kendisini izleyen adama doğru ilerledi. Ayağındaki hafif topuklu ayakkabılar, parkelerin üstünde tok bir ses bırakıyordu. Karun, hizmetli kızın ayağındaki ayakkabıların sesine tahammül edemediğini fark etti. Alkolden dolayı ağrıyan başı, sesi daha dayanılmaz kılıyordu. Elinde, bitmek üzere olan şişeyi genç kızın ayaklarının önüne fırlattı. Cam şişe, ürkek kızın hemen bir adım önünde, zeminle buluştu ve koca odada yankılandı. Genç kız, ağzından kaçan çığlığa engel olamadı.

Çığlık sesi, Karun'un kafasının içinde yankılanırken koca, kaba ellerini kulaklarına kapattı. Kulaklarını koparmak ister gibi çekiştirdi. Odadan bir an önce çıkmak için deli gibi dua ediyordu, genç hizmetli. Zemine yayılan cam parçalarına dikkat ederek birkaç adım attı. Karun, genç hizmetlinin ısrarla kendisine ulaşmak istemesini nefretle izledi.

''Efendim,'' korktuğunu gizleme gereği duymadan titrek sesiyle konuşmaya devam etti, ''bir zarf geldi.'' Karun, hizmetli'nin uzattığı zarfa baktı fakat almak için herhangi bir harekette bulunmadı. Neredeyse her gün aldığı önemsiz zarflardan biriydi. Ellerini kulaklarından çekip sırtını genç hizmetliye çevirdi.

''Canına mı susadın? Sizi kaç defa daha uyarmam gerekiyor? Şu ıvır zıvırı buraya getirmenize gerek yok!''

Kırpıştırdığı kirpiklerinin arasından zarfın üzerindeki sembole baktı, ürkek kız. Bu adama neyi, nasıl anlatacağını bilmiyordu. Adamın vereceği tepkiden ölümüne korksada bunun önemli bir zarf olduğunu biliyordu, bilmemek aptallıktı. Boğazını temizleyerek yeniden konuşmaya başladı.

''Efendim, mühürlü bir zarf.''

Karun, kızın ne tür bir mühürden bahsettiğini anlamasada merakla arkasına döndü. Genç hizmetli'nin titreyen elinden dolayı sabit duramayan zarfa baktı. Üzerindeki kırmızı mühürü seçen gözleri, genç kızın elindeki zarfa uzanmasına neden oldu. Orta boyutlardaki zarf, kırmızı bir mühürle kapatılmıştı. Bu tip mühürlü zarfları arada alıyordu, Karun. Bu zarf onlardan ayrıydı, bunu mührün hemen üstündeki sembolden anlamıştı. Kırmızı mührün hemen üstündeki baykuş figürü, kalın kaşlarının hayretle çatılmasına neden oldu. Hizmetli kız, öfkenin yavaşça yüzüne tırmandığı bu adamdan bir an önce kurtulmak için geri geri birkaç adım atmaya başlamıştı bile.

Karun, elindeki zarfı çevirdi ama üzerine basılan mühürden başka bir şey yoktu. Elbette bu sembolü biliyordu ama ilk defa kendisine Mokita örgütü tarafından bir zarf verildiğinden tedirgin ve bir o kadar da meraklıydı. Mührün olduğu kısımdan zarfı aceleyle açtı, beklediği şey neydi? Bilmiyordu. Hoş bir şey beklediğini bile sanmıyordu. Zarfın içinden çıkan küçük, beyaz kartı sağ gözüne doğru yaklaştırdı, dönen başından dolayı parmakları arasındaki kartta yazılan yazıyı bir türlü seçemiyordu. Sol gözünü kapatıp sağ gözünü hafifçe kıstı, elindeki kartı sağ gözüne biraz daha yaklaştırıp okudu. Her kelimeden sonra yükselen sesi ve öfkesi bulunduğu odanın daraldığı hissini veriyordu.

ZehapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin