1.7

632 58 7
                                    

Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.


°°°

Areni sertçe ittirerek öfkeyle konuşmaya devam etti. ''Aptal duyguların, birgün bizi çıkılmaz bir yola sokacak. Senin yüzünden her şeyi elimize yüzümüze bulaştıracağız, farkında mısın?'' Kendisine gelmesi için onu sürekli sarsan kara gözlere alayla baktı. ''Ben, seni engellemeseydim bile sen yine yapmayacaktın. Kim olduğunu biliyorsun, onun minik kız kardeşin olduğunu biliyordun. Karun, senin onu öldürmeni istedi. Koca bir vicdan azabıyla baş edemeyeceğini biliyordu. Sen onu öldürdükten sonra sana, onun kim olduğunu söyleyecekti.'' Öfkeli kara gözlere şefkatle baktı bu sefer.

''Karun, bizi kendine mecbur bırakmak için her şeyi yaptı.''

Üzerinde toz varmış gibi üstünü silkeleyerek karşısındaki kara gözlere dikkatle baktı. ''Senin ilk cinayetin bir kamerada kayıtlıyken ve bu kameranın yerini sadece Şira biliyorken, onu sana öldürtmek istedi.'' Avucunu açarak içindeki yara izini gösterdi. Bu iz, onların tanıştığı ilk güne aitti. ''Luka, bıçaklardan deli gibi korkan bir çocuktun sen.'' Nefesini soğuk havaya üfleyerek birkaç saniye sessizce bekledi. ''Bak şimdi, tüm bıçaklar senin oyuncağın. Sen, onları oyuncak olarak istemedin, zorlandın.'' İkisi de aynı anda birbirine bakarak, dümdüz bir ifade takındı. Duygular, olaylara dahil edilemez, Duygular, olaylara dahil edilirse o zaman başlamadan kaybederlerdi. İkisinin de bakışları yıllardır ezberlemiş oldukları cümleyi haykırıyordu.

''Karun, yalnızca senin değil, birçoğumuzun geçmişini aldı. Biz kimiz? Nasıl bir aileden geldik? Anne, babamız kim? Bak, hiçbir sorunun cevabı yok! Biz, bize verilen rolleri yerine getirmek için büyütüldük.'' Hırçın sesi, gittikçe yükseliyordu.

Çünkü gizlediği şeylerin ağırlığı onu öfkelendiriyordu.

''Bazılarımız, hiç büyüyemedik bile.'' Aynı anda gözlerini birbirinden kaçırdılar.
Luka, elini cebine atarak birkaç saat önce kullanmış olduğu metali çıkardı.

''Fazla ürkek, ondan uzak durmak zorundasın.''

Aren, ay ışığının altında parıldayan metale bakarak yutkundu. ''Olmuyor.'' Az öncekinin aksine kısıktı sesi. ''Çoktan koca bir oyunun içine sürüklendi bile.'' Gözlerini Luka'nın elindeki metalden ayırarak gözlerine çıkardı. ''Çok mu korktu?'' Luka, konuşmak istemedi.

''Çok korktu.'' diyerek kendi kendine cevap verdi, Aren. Ellerini kabanının ceplerine koyarak başının gökyüzüne dikti.

''Hiçbir şey hatırlamıyor, beni hatırlamadı, Aren.'' Luka, ilk defa duygularını gizlemek istemedi.

''Şira, en yakın arkadaşını hatırlamadı. Yan yanaydık ama o bana bir yabancıymışım gibi baktı.'' Ellerini boynundaki dövmelerin üzerinde gezdirdi. ''Kardeşine nasıl baktığını görmeliydin. Eskiden bize de öyle bakardı, şefkatle.'' Yanan gözlerine inanamayarak arkasını döndü. Aren, Luka'nın düşen omuzlarına bakarak sessizce konuştu. 'Hiçbirimizi hatırlamıyor, kendisine bile yabancı o, sadece bize değil.' Boğazını temizleyerek Luka'nın omzuna dokunarak kendisine dönmesini sağladı.

İnatla kendisine dönmeyen adamın tam önünde durarak çekik gözlerine baktı. Bir şey söylemek için açtığı ağzı, kızarmış gözleri görmesi ile geri kapandı. ''Çok sevdiğim saçlarını kestim, onlarca insanın kanına bulanan oyuncağım ile.'' Oyuncağım, derken sesi büyük bir nefretle yükseldi. ''Beni tanımamasını yediremedim kendime. Yıllar oldu ama alışamıyorum. Ben onun yokluğuna alıştığımı iddia etsem de alışamadım.''

ZehapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin