78.Bölüm

769 105 63
                                    

Konakta bir koşturma baş göstermişti. Mustafa ise başlamakta olan hikayesinin rüzgarına kapılmış savruluyorken, öğrendi hakkında gelişen hadiseleri.

O gün öğleden sonra annesi yalnızca onu yanına çağırmış ve misafir odasının kapalı kapısı arkasında bahsetmişti artık bir düşünce kalıbından çıkmış ve güzel bir koku gibi etrafa yayılarak hayata geçmiş evlilik fikrinden...

Annesinin korktuğunun aksine duydukları karşısında ne şaşırmış, ne de itiraz etmişti Mustafa. Bundan bir kaç ay önce olsa "Ben o kaçıkla mı evleneceğim" diye çıkışır hatta daha büyük tepkiler bile verebilirdi. Fakat artık bu şekilde düşünmüyordu. Hızlı bir olgunlaşma sürecine girmiş denilebilirdi. Veyahutta nasiple alakalı her hangi bir çizğinin üzerine, bir satır arası cümlesi gibi yakışabilirdi.. Nitekim bir miktar değişmiş, kendi kabuğuna çekilmişti.

Annesini karşısındaki sandalyede ellerini bacakları üzerinde birleştirmiş ve başı eğik bir şekilde dinledi. Hiç konuşmadı, hareket etmedi ve her hangi bir girişimde de bulunmadı..

Zaten karar verilmiş, karşı tarafla görüşülüp icazet alınmıştı. O noktada artık olumsuz bir düşünce belirtme olasılığı yitip gitmiş, "istemiyorum" deme hakkı kendince elinden alınmıştı.

Yaklaşık 15 dakika süren konuşma akabinde kurduğu tek cümle "Siz nasıl isterseniz" olmuştu. Serra Sultan oğlunun bu aşırı tepkisiz haline şaşkın bir sevinçle karşılık vermişken birazda ürpermişti. Nedense evlilik hususu ciddi bir hal aldığında kendi doğurduklarının farklı halleri ile karşılaşıyordu yaşlı kadın..

Duvardaki ahşap tokmaklı saat gece yarısını geçtiğini haber verirken Mustafa dönüp durduğu yatakta doğruldu ve oturdu.

Ciğerlerini ani bir oksijenle yıkayacak kadar büyükçe bir nefes alırken sağ elini saçlarına daldırdı ve geriye doğru aldı.

"Bu işin içinden nasıl çıkacağım" diye mırıldandı tok ses tonuyla. Düşünmesi gereken o kadar çok şey vardı ki, zihninin o gece için uykuya yenilmesi pek mümkün gözükmüyordu.

Kendi etrafına inşaa ettiği zindanın duvarları su almaya başlamıştı. Allah'ın ona bahşettiği yakışıklık ve halk arasında şeytan tüyü diye tabir edilen kendine has çekiciliği ile çok kızla görüşmüş, belki bir çok kırık kalp bırakmıştı ardında. 'Bunların elbette bana bir cezası olacaktı' diye geçirdi içinden. Eski hızlı zamanlarında fark edemediği her şeyi şimdi çok şeffaf bir şekilde görüyordu. Üstelik tasalanması gereken tek şey bu da değildi. Ayşe'ye karşı da yanlışları olmuştu.. Tabii konuyla doğrudan bağlantılı olarak o gizemli kızın Ayşe olduğu şüphesi de mevcut ve güncel konular içinde yerini almıştı o geceki içsel Hasbihalinde.

Ayşe'nin yüzünü yıllardır görmemişti. Tahmini 10 yıl kadar olmuştu peçe takalı. Tabii bu on yıl içinde konağa adım atma sayısı 5 yada 6 falan olmalıydı. Onu, büyüdüğü bahçeye küstürenin kendi olduğundan habersizce düşündü durdu sabaha kadar..

Uykusuzluğunun sebebi aslında bir sonraki akşamki görüşme olmuştu.. İki anne yakın zamandaki evlilik öncesi, gençlerin bir kez olsun oturup konuşması konusunda ortak bir karara varmıştı. Bu sayede haklarında merak ettiklerini konuşarak hızlı bir adaptasyon sürecine geçebilirlerdi. Ayrıca bu konuşma birbirlerine ısınmaları anlamında da, ilk adım olarak sayılabilirdi. En azından büyükler böyle düşünmüştü..  Ve bu fikri hayata geçirme aşamasında da konunun bütününde olduğu gibi çok hızlı görev almışlardı. 

Bu sayede Serra Hatunun bu durumlardaki sabırsız tavrından Ayşe'nin annesi Necibe hatunda nasiplenmişti.

Konak ahalisi için heyecanla ve ışık hızıyla geçen saatler, Mustafa için çok uzun ve yıpratıcı geçmişti.. Görüşme akşamı gelip çattığında ise artık çokça gergin, biraz da bedbaht hissediyordu.

Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin