Mustafa hayatı boyunca hep kaçtığına yakalandı. Neden uzak kalmak istiyorsa onun yanı başında buldu kendini. Bazen ise tam aksisi olmuştu. O, çok istediği bir şeye yakın olmak istedikçe uzaklaşmıştı, sanki yer küre ayağının altından kayıyormuş gibi.. Bu kez benzer ama iki faktörü de içinde barındıran yeni bir deneyim kazanacaktı. Hem kaçmak istediği, hem de aynı uzaklıkta kaldığı bir şey var olmuştu hayatında. Ay'ın gezegenimizin etrafında dönüp durduğu fakat asla yanyana gelemediği gibi.. Bir uydu gibi takip edip, uzak kalacağı merkez onun hayatına çok ciddi ve küçümsenemez bir giriş yapmıştı.
Yorucu ve son derece hızlandırılmış olarak geçen bir hafta sonunda düğün kurulmuş, dini nikah yapılmış, kalabalıklar ile yemekler yenmiş, bazı dini ve kültürel ritüeller sırası ile yerine getirilmişti.
Dönemin sade, gösteriş ve israftan uzak her düğünü gibi sıradan bir düğün yapılmış hatta böyle olması için çoğu şey özellikle dikkate alınmıştı. Aşırılıktan ve başka hanelere rahatsızlık vermekten kaçınılarak. Büyük şeyler bitince düğüne gelmeyen her ev için düğün yemeklerinin yer aldığı tepsiler hazırlandı el birliği ile. Hasta, fakir ve yaşlı olanlar dışında gelmesi beklendiği halde gelmeyenler için de, belli ki bir sıkıntıları oldu düşüncesi ile çorbasından pilavına, tatlısından geleneksel düğün şerbetine kadar her kalem ürün düşünülerek eklendi.
Serra Hatun bir kaç kez mutfağa girip çıktı. Her girişinde tepsileri kontrol etti ve kimsenin unutulmaması için orada bulunan kim varsa tembihledi. Yusuf'un düğününde de önceliği bu olmuştu çünkü düğüne katılan misafirlere yemekler eksiksiz ikram ediliyordu. Dışarıya da aynı özenle gitmeliydi.
Telaşı, uğraşı, her şeyi yerli yerine oturtma gayreti, gelecek kaygısı ve hayata dair planlarını da sırtına yükleyerek hep koşuyordu insan. Peki nereye?
İnsanın sadece kendi bahçesini güzelleştirmek için uğraşıyor olması onca çabaya, yorgunluğa ne kadar değerdi? Dünyadaki akıl almaz onca kötülüğe rağmen nefes alıyor olmak bile başlı başına şükür sebebiydi. Ve insan yaşıyorsa bir insana, hayvana yada taşa toprağa yani mutlaka bir şeye faydası dokunmalıydı. O nedenle sokakta oynayan çocuklara kadar ikram tepsileri gezdi elden ele..
Zaten açık olan kapıyı tıklattı Gülnihal "girebilir miyim?" Her hangi bir ses gelmeyince girdi ve elindeki tepsiyi odanın sol köşesinde yatağın hemen karşısında bulunan masaya bıraktı. İnsanın kendi düğününde aklına gelecek en son şey yemek yemek. Acıkmışsındır. Lütfen biraz bir şeyler ye" dedi. Yatağın ucunda nerdeyse 5 santimetrelik yerde oturan Ayşe'ye. "Yüzünde kapalı hala, açıp rahat rahat iki lokma bir şey ye lütfen" dedi kapıyı kapatırken.
Ayşe yüzünü tamamen kapatan peçenin iğnesini açtı. "Teşekkür ederim"
"Rica ederim. Hadi lütfen" eliyle masayı işaret etti ve bir sandalye çekip oturdu. Ayşe'de onun nazik ısrarına masaya gelerek karşılık verdi.
Serra Hatunun geleneksel 'evimize ve ailemize hoş geldin kızım' temalı konuşmasının ardından Gülnihal Ayşe'ye yardımcı olmak, stresini almak istemişti. Her genç kızın evinden ilk ayrıldığı gün fazlaca acı verici ve korkutucu olurdu bunu biliyordu. Fakat beklediğinden farklı şeyler de hissetti. Endişenin, stres ve heyecanın dışında bir şeyler. Tam olarak anlamamış olsa da ona çok da yabancı olmayan hatta bizzat kendi yaşadığı şeyler.
Aradan iki saat geçti.. Bir kez Serra Sultan, iki kez Gülnihal gelip gitti odaya..
Ayşe yüzündeki örtüyü kaldırdı bir kez daha. Zaten o saatten sonra Mustafa dışında kimse gelmezdi. Dümdüz küçük detaylarla çok az hareketlendirilmiş ve masumiyeti kadar zarif gelinliği ile ayağa kalktı. Duvarlarda gezdirdi gözlerini. Ayrıntılara ve detaylara odaklandı. Oda onu üşütecek kadar soğuk ve ruhsuzdu. Neredeyse her şey beyazdı. Adını koyamadığı bir şeyler vardı eksik olan. Beğendiği tek şey kapının tam karşı duvarında asılı olan hat sanatı ile oluşturulmuş kabartma bir tablo oldu.. Yere değen gelinliğini elleri ile birazcık yukarı kaldırarak ona doğru bir kaç adım attı. Ardından hemen yanındaki masanın üzerinde yarısından fazlası yanmış mumu altındaki tabağı ile birlikte eline alıp biraz daha yaklaştı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)
General FictionYaşamaya başladığı his karmaşası beraberinde bir sarsıntı ile geldi Yusuf'a. Bu o değildi. Başını daha da dikleştirip tek kaşını kaldırdı. "Senin için hazırladığım sürprizi beğenmişsindir umarım. Malum gizlenmek beni epey uğraştırdı. Ama değdi. Ve y...