59. Bölüm

2.1K 209 45
                                    

O günlerde her şey başka bir şeye evriliyordu. Kısa zamanda çok fazla ve kötü şey yaşanmıştı. Neyse ki yıpratıcı zamanların eşiğine geliniyordu artık.

Kolluk kuvvetlerinin titizlikle yürüttüğü ve özel seçilmiş iki hafiyenin çalışmaları sonucu neredeyse tamamen çözülmüştü mesele. Tam da tahmin edildiği üzere kendilerine Musa'nın fedaileri diyen, geçmişle gelecek arasında köprü olduklarına inanan, kolları İstanbul'dan Isfahan'a ve daha bir çok farklı kente uzanan etnik ve kolektif bir örgütün izine rastlanmıştı. Elena'da bu örgütün önemli ve üst düzey denilebilecek üyelerinden bir tanesiydi. Ve muhtemelen en başından bu işin içindeydi.

Vedat özellikle onun peşine çok güvendiği bir adamını taktığını söylemişti. Yani Elena tam olarak kilit isimlerden biriydi ve vereceği küçük bir açık bile bütün olayları bir ip söküğü gibi nihayete erdirecekti.

Yusuf elini saçına sert bir şekilde daldırıp çıkardı. Vedat'ın konuşmasını dinlerken aynı şeyi defalarca tekrarladı. Arada bir de dudağını ısırdı. Konuşarak enerjisini tüketmek istemiyordu ama sakin de kalmıyordu.. "Allah'ım" dedi içinden "Lütfen ona sağ salim kavuşmamı nasip et. Başına bir şey gelmesine müsade etme" diye yakardı. Aksini düşünmek bile istemiyordu. Hem kötü bir şey olsa hissederdi değil mi?

Hissetmeliydi!

"Ben de operasyona katılmak istiyorum"

"Bu çok tehlikeli olur. Hem senin, hem de Gülnihal için"

"Lütfen müsaade et. Sen benim dostumsun ve beni anlaman şart"

"Anlıyorum zaten" dedi Vedat. Kendi ekseni etrafında döndü. Büyükçe bir nefes aldı ve kısa sakallarını sıvazladı. Her ne kadar yumuşak yüzlü gözükse de, kararlı, sert mizaçlı ve mesleği gereği otoriter bir yanı vardı. İşinde ki başarısı da cabasıydı tabi.

Yüzünü tekrar arkadaşına çevirdi. "Sakin kalacaksın?!"

Yusuf başı ile onayladı.

"Duygularına yenilip, fevri davranmayacağına söz veriyor musun?"

"Söz veriyorum Gülmihal'e kavuşmadan bir taşkınlık yapmayacağım. Benim için ne kadar zor olsa da!"

"Pekala" dedi Vedat yumruğunu Yusuf'a uzattı. Yusuf'ta aynı şekilde karşılık verdi ve yumruğunu, Vedat'ın yumruğuna şiddetli olmayan bir hızla tokuşturdu. Anlaşmış, anlaşılmış ve uzlaşmış olmanın nişanesiyle..

Aradan geçen bir kaç saat göğü siyaha boyadı. Sokaklar tenhalaştı, kainat soluklandı. Ve tam istenildiği gibi vakit gelip çattı. Vedat kendi ekibinden seçtiği 5 kişi ve Yusuf ile birlikte yola koyuldu. Biraz endişeye düşmüştü. Çünkü Yusuf'un aksine o Gülnihal'in hayatta olmama olasılığı üzerinde de duruyordu. Kendi bekar ve gönlü boş biri olarak Yusuf'un duygularını tam olarak anlayamıyor olsa da arkadaşının endişesinden payını alıyordu.

Sur çevresinin haliç'e bakan tarafını iyi bilen astı önde onlar hemen bir kaç adım gerisinde ilerlediler. Roma döneminde yapılmış ve asırlardır dimdik duran bu devasa uzunluk ve muazzam mimariye sahip surların aynı zaman da ürkütücü bir yanı da vardı..

Neredeyse yarım saat olmak üzereydi ki kuzey kanadında bulunan ve denizden gelen düşmanları alt etmek için özellikle okçular için yapılmış bir bölüme yaptıkları baskınla iki kişiyi yakaladılar. Ayak üstü kısa bir sorgu sonrası yaklaşık 150 metre kadar ilerleyip etrafı kolaçan ettiler.

Vakit gelmişti. Tarif edilen bölümdelerdi ve büyük olasılıkla Gülnihal hemen aşağıda ki mahsenlerden birinde tutuluyordu. Birinci kısımın merdivenleri temkinlice bitirdiler. Önde Vedat ve astları arkada ise Yusuf bulunuyordu. O sıradan bir sivildi. Ve doğru olan buydu..

Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin