Belki de artık yeni bir başlangıç yapmanın vakti gelmişti. Bu yüzden ilk önce, daha önceden yapılmış her şeyi yıkmak gerekti.
"Peki bütün o karşılaşmalarımız planlı mıydı?""Diyelim ki öyle, peki bu neyi değiştirir" diye yanıtladı müstakbel karısı Ayşe..
Mustafa ise o an sadece o küçük ayrıntıya takılmıştı.. Çünkü yıllar sonra Ayşe'nin yüzünü ilk kez görüyor olması, yalnızca bir kaç adım ötesinde duruyor olması, beklediğinden farklı olmayan suretinin onu beklemediği şekilde etkilemesi, dik duruşu, üstten bakışları, derin ses tonu... Yani kısacası varlığı Mustafa'nın tüm dikkatini ona vermesini sağladığı için, o da kendince öfkesine tutunacak bir şey aramıştı..
Çünkü insan ya öfkeye tutunurdu, yada sevdaya. Mustafa'da tercihini bu şekilde yapmıştı. Fakat gönül meselesi hususunda atladığı çok önemli bir nokta vardı. O da ölçüydü. İnsan öfkesindede, sevgisindede ölçülü olmak mecburiyetindeydi. Çünkü ölçüsüz olan her şey bir müddet sonra tam tersine dönüşmeye memurdu.
"Her şeyi" dedi.
Ayşe esefle gülümsedi bakışlarının rotasını başka yöne çevirirken.. Sonra sabitlediği aynı ifade ile gözlerinin içine baktı "Neyi değiştirir, mesela birbirimize olan kuvvetli aşkımızı mı azaltır, yoksa sağlam temeller ve çok istekli gerçekleştirdiğimiz bu evliliğin temelini mi sarsar?"
"Gerçekten hiç değişmemişsin. Çocukken de sivri dilliydin" dedi Mustafa hafif çatık kaşlarının altındaki sert bakışları ile ve devam etti. "Lakin hakkını yiyemem, bazı özelliklerin daha da gelişmiş. Artık nereden vuracağını iyi biliyorsun"
"Sayende"
Mustafa elindeki ceketi sandalyenin üzerine gelişi güzel ve oldukça umursamaz bir tavırla bıraktı ve tek el ile kol düğmelerini çözmeye çalışarak banyoya yöneldi.. Tam girecekti ki, arkasını döndü.. Aklındaki hiç bir şey yerine oturmamıştı ve bu yüzden zihni ile dili arasında bağlantıyı sağlayan beyin nöronlarının yönetimi ile hareket ediyordu. Yani oto kontrolü devre dışıydı.. Ayşe'nin cümleleri onda kabul görmemişti.
"Bu evliliği neden kabul ettin?"
Mustafa'nın eylem, söylem denkleminde ki ifadesi fark etmeden Ayşe'yi mutlu etti..
"Seninle aynı nedenlerden"
"Ben hangi nedenden kabul ettim ki seni?"
"Sen neden benimle evlendiğini bilmiyor musun?" Diye sordu Ayşe başını hafif dikleştirirken.. Mustafa'nın bu kadar çabuk dağılacağını hiç hayal etmemişti fakat bu olasılık dışı davranışları onu keyiflendirmeye yetmişti. ..
Bir kaç adım attı Mustafa'ya doğru ve odanın tam ortasından durdu. "Ben sana olan aşkımdan dolayı kabul ettim bu izdivacı" Gözlerini hedef alarak kurduğu tane tane cümlesi ve mimiksiz ifadesi Mustafa'yı ani bir sarsıntı ile yüzleştirdi.. Kapalı dudakları çok hafif aralandı, hatta o fark etmese de kalp atışı da bir miktar artmıştı ki Ayşe yıllardır cüzi denebilecek kadar az kullandığı konuşma yetisini istihkak üstü kullanmaya başladı "Sen de bana olan büyük aşkından dolayı kabul ettin diye düşünmüştüm ben ama.."
Mustafa kaşlarını çattı "Şimdi de alay mı ediyorsun benimle. Gerçekten inanılmazsın" şeklinde sitemkâr cümlelerini serbest bıraktı. Ve tekrar banyoya dönerken "Neredeyse inanıyordum!" diye mırıldandı kendi kendine..
İkisinin arasında hayal ve varsayımların hüküm sürdüğü bir yerin tam ortasında bir eşik vardı. O eşikten gerçeklik eşiğine ilk kim tarafından geçileceği o gece netleşmişti aslında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)
General FictionYaşamaya başladığı his karmaşası beraberinde bir sarsıntı ile geldi Yusuf'a. Bu o değildi. Başını daha da dikleştirip tek kaşını kaldırdı. "Senin için hazırladığım sürprizi beğenmişsindir umarım. Malum gizlenmek beni epey uğraştırdı. Ama değdi. Ve y...