36. Bölüm

14K 1.2K 161
                                    

Öğle namazını kılıp küçük bölmeden çıkmıştı ki bir kaç dakika sonra gözlerini açılan kapıya çevirdi. "Hoş ge.." gelen kişiyi görmesi ile sert bir şekilde kesip attı ağzında ki cümlenin kalan kısmını. Elena'nın o şeytani suratını görmeyeli uzun zaman olmuştu. O artık eskisi gibi değildi. Değişmişti. Masumiyetin saklanamayacağı gibi, kötü ruhta gizlenemezdi.

Kadının ayağında ki pabuçların topuğu, gri bozuğu mermer zeminde tok sesler bırakırken kendinden emin bir şekilde yaklaştı.

"Hemen çık dışarı" dedi dişlerinin arasından Yusuf..

Kadın Yusuf'u duymamış gibi işveyle açtı peçesini. Kibirli gülümsemesi yüzünü mesken ederken tam karşısında durdu.

"Sana, senden vazgeçmeyeceğimi söylemiştim"

"Bende sana evli bir erkek olduğumu ve karımı sevdiğimi söylemiştim."

"Kendini kandırmaktan vazgeç.. Aklın hala bende bu yüzden kaçıyorsun.. Keza sen Gülnihal gibi bir kızı sevemezsin"

"Sakın" diye kükredi "Sakın ola karımın ismini ağzına alma ve kendini onunla kıyaslama gafletine düşme.. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim"

Yusuf'un sert tutumu karşısında öfke ile dudaklarını geveledi ve alay eder bakışlarını başka yöne çevirdi..

"Demek öyle.. O vakit karına söyle bir daha kapıma dayanmasın" Yusuf'un büyüyen gözlerini görmesi ile atağa geçti. Fırsatını bulmuştu. Fitneyi Yusuf'un topraklarına ekemez ise bile rüzgara bırakmalıydı ki savrulup yerini bulsun "Dün sabah kapıma dayandı.. Ailesinin ölümünden beni sorumlu tutuyor, bana türlü tehditlerde ve hakaretlerde bulundu"

"Yalan söylemeyi kes! Buna inanmamı mı bekliyorsun? Sen nasıl bir insan olmuşsun ki ekmek tekneme kadar gelip bana karımı kötüleme cürretinde bulunabiliyorsun" Dedi ve ekledi "İğrenmesem kolundan tutup seni dışarı atardım. Bana sınırlarımı aştırmadan önce defol git buradan yoksa ben seni sürükleyeceğim"

O anda, sabah limanda ki tüccarlara baharat kutusu siparişi vermek için dışarı çıkan Mustafa kapıdan girmişti.. Gördüğü manzara ve işittiği son cümleler ile neye uğradığını şaşırıp kaldı pek tabi..

Elena son kez Yusuf'a baktı "Anlaşılan bana geldiğinden haberin bile yok.. Karın seni baya önemsiyormuş" dedi ve süratle terk etti mekanı..

Artık yorulmuştu Yusuf.. Tam her şey düzene giriyormuş hissine kapılacak iken yeni bir mevzu çıkıp yaka paça içine çekiyordu genç adamı. Büsbütün dumura uğramış hissi dağından kopan bir kaya parçası gibi eziyordu Onu.

Bunların yanı sıra Elena'nın yalan söylediğini adı kadar iyi biliyordu yalnızca evine gitme meselesi hariç.. Nedense bir gün öncesi bunu hissetmişti.

"Ah Gülnihal ah" dedi kontrol altına alamadığı öfkesinin tesiri ile yumruğunu önünde ki kutuya indirdi.. Mustafa'nın 'abi yapma' demesine bile kalmadan eli kutunun kapağından geçmişti bile..

Kanayan sağ elini görünce sitemkar bir eda ile dahil oldu konuya "Kendine şu yaptığına bak abi. O yılana inanmış olamazsın değil mi?"

"Elbette onun iftiralarına inanmadım. 18 yaşında toy bir delikanlı değilim.. Benim kızmış olduğum Gülnihal.. Oraya gittiğine eminim çünkü dün akşam halinde tavrında bir durgunluk vardı.. Huzursuzluğu mahcubiyetten kaynaklanıyor, artık tanıyorum ne zaman benden bir şey saklasa bakışları onu ele veriyor"

"Belk..." Mustafa'nın sözünü kesti "Belkisi yok Mustafa belkisi yok. Bu kadın eski kadın değil. İçi çirkinleşmiş. Tehlikeli. Ya Gülnihal'in başına bir şey gelseydi ne yapardım ben o zaman, yaşar mıydım, yaşatır mıydım?" Dedi elinden damlamaya devam eden kan ile ceketini sol kolunun üzerine atıp fırtına gibi esti oradan. Karısının başına bir fenalık gelmesini bırakın fikri bile öfkesini kamçılıyordu. Kendine bile itiraf edemedikleri artık ele geçirmişti onu.. Bunca zaman vicdanı ile verdiği savaş, artık zaafı ile verdiği savaşla yer değiştirmişti. Karısı onun zaafı , zayıf noktası, bam teli olmuştu. Dokunanın vay haline!

Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin