"Anlamadım?"
"Neyi?"
Yusuf'un bakışları garip bir hal alırken Gülnihal işaret parmağını kocasının omzuna bir kaç kez değdirip çekti "Ama sen gerçekmişsin" Duyduğu cümle ile tam anlamıyla gülümseyen Yusuf nereye koyacağını ne yapacağını bilemediği elini saçlarına daldırdı.
Olabildiğince doğrulttu başını Gülnihal, Yusuf'un ifadesinde ki hiç bir ayrıntıyı kaçırmamalıydı. Daha da şaşırdı gülümsemiş miydi O! Yok daha neler.. Gözlerinin gördüğüne dahi inanamıyordu.. Aylardır aynı odayı paylaştığı adamın sadece şekli aynıydı.. Kayboldu o an.. Issız bir diyarda yol, iz bilmez gibi hissetti. Aklını toplamak şurada kalsın o an ismini sorsa biri şiddetle muhtemel yanıt veremezdi.. Yüzüne ay düşmüştü sanki kocasının, gülümsemesi bu kadar güzel olan bir adamın hiç gülümsemiyor olmasını anlayamadı.. İnsafsızlıktı bu.. O konuda da kafası karıştı.. Gülümsemesi mi yoksa gülümsememesi mi insafsızlıktı? Bilemedi..
Işık görmüş tavşan gibi yüzünü inceleyen kıza tekrar bakınca kendini sesli gülmemek için çok zor tuttu Yusuf... "Sen dakikalardır başka biriyle mi konuştuğunu sanıyordun? Hem" dedi. Kaşlarını kaldırıp bakışlarını sabit tuttu "Sen böyle bakmaya devam edersen ciddi olamam ki ben, yardımcı ol bana"
"Yok yok" dedi kız. "Sen Yusuf olamazsın.. Benzer hiç bir yanın yok"
Usulca söndü Yusuf'un yüzü. Fakat bakışları milim oynamadı ait olduğu yerden.. Haklı diye düşündü içinden.. Evlendikleri ilk gece Gülnihal'in yüzünde ki yıkılmışlık hiç olmadığı kadar canını yakmıştı. O gece anlamıştı yıllardır duasında ki "Rabb'im yönü mü, yüzü mü sana çevirdiğin gibi kalbimi de çevir.. Ömrümü şekillendirebilecek beni daha çok şükür etmeye sevk edecek, gelecekte ki zürriyeti mi en güzel şekilde yetiştirecek temiz bir kadına teslim et beni." diye Rabb'inden istediği kadına hayatında ki en büyük kötülüğü yaptığını.. Evet beklediğinin o olduğunu o gece Gülnihal'in sessiz ağlayışlarında görmüştü. İçinde ki minik şüphelerde zamanla kırılıp uçuşmuşlardı. İlk o gece yenilmişti karısına sonrakilerin hepsi bastıramadığı gururundan kaynaklanmıştı.. Yüzüne farklı davransa da gizliden gizliye mutlu etmişti onu hiç fark ettirmeden.. Bir gölge gibi peşindeydi hep.. Kuş evlerini hatırladı. Gülnihal gün içi uğraşmasın diye gece herkes uyuduktan sonra gizlice bahçeye gidip sabaha dek bütün kuş evlerini boyadığını.. Çok sonra Gülnihal'in odalarının panjurun da ki kuş gelmeyen o boş kuş evine bakışını fark etmiş, başka bir gece de kestane ağacına tırmanıp çalı çırpıdan yuva yapan Seçenin yumurtalarını alıp gizlice oraya bırakmıştı. Aynı gece annesi de yumurtaların peşinden gelmişti.. Bir hafta sonrasında Gülnihal yumurtayı kırıp çıkan kuş sesleri ile uyanmıştı. Gizlice izlemişti karısın kuş seslerini duyduğunda heyecanla pencereye fırladığını. Bunları düşündü.. Döne kalfanın karısına eza ettiğini kardeşlerinden duyduktan sonra ikinci annesi sayılan kendinde hakkı çok büyük olan o kadınla Gülnihal konusunda kesin bir şekilde konuşmuş ona iyi davranmasını istemişti.. Gülnihal'in pirinç pilavını çok sevdiğini fark ettiği zaman Zeliha'ya kendi canı istiyormuş gibi haftada en az bir kez pilav yap demişti mesela.. Gülnihal'in aradığını burnunun dibinde bulabilmesi için konağın yakınında ki manifaturacı sevim kadına çiçekli basmalardan daha çok çeşit getirmesini istemişti... Bunları düşündü. Gülnihal haklıydı şaşırmakta. Yusuf ona kıymet verdiğini belki hiç hissettirememişti. Evet sert bir adamdı, öfkesi haricinde her hissini kamçılayan dağ gibi kuvvetli bir adam.. Belki uzun sürede başaramayacaktı hissettiğini alelade yaşamayı ama deneyecekti.
"Sence Yusuf değil miyim? Gözlerimin içine bakarken bunu nasıl söylersin" dedi.. Bu tatlı ve ılımlı ses tonuna hala alışamamıştı Gülnihal.. Dakikalardır bomboş bakıyordu, göz bebekleri de giderek büyüyordu hatta biraz daha devam ederse fırlayıp önüne düşebilirlerdi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)
General FictionYaşamaya başladığı his karmaşası beraberinde bir sarsıntı ile geldi Yusuf'a. Bu o değildi. Başını daha da dikleştirip tek kaşını kaldırdı. "Senin için hazırladığım sürprizi beğenmişsindir umarım. Malum gizlenmek beni epey uğraştırdı. Ama değdi. Ve y...