4. Bölüm

125K 5.9K 1.8K
                                    

Selamlar!

Biz geldik sefalar getirdik.

Sizlerde yerlerinizi aldığınıza göre iyi okumalar dilerim :)


''Abimin bunların hiçbirinden haberi olmamalı. Her şeyi geçtim Twitter'da fenomen olduğunu öğrenirse kıtır kıtır keser bizi. Of Allah'ım! Ne yapacağız şimdi? Kızım sizin neyinize gazeteye ilan vermek? Ha! İnsan hiç düşünmez mi bu işin sonunu? Ama yok ben kime ne diyorum? Ne olacak işte anası kılıklılar!''

Yaklaşık beş dakikadır Gülce ve Gurur'u azarlıyordu Nilüfer.

''Ya hala tamam söz istediğin kadar dinleyeceğim saydırmalarını ama ne olur önce bu işi bir hallet,'' Gurur'un yalvarır tonda konuşması Nilüfer'in çark etmesine sebep oldu. Yeğenine dönüp işaret parmağını ona doğru kaldırarak uyarıcı tonda konuşmaya başladı.
''Evet, tamam haklısın. Bak ama söz verdin bu konu kapanınca istediğim kadar saydıracağım ve siz ağzınızı açıp tek kelime etmeyeceksiniz.''

''Ya yemin ediyorum hala! İkizimin dili kopsun ki.''

''Kızım kendi yeminini kendi üzerinden etsene. Benden ne istiyorsun?'' diyen kardeşine kaşlarını çatarak baktı Gurur.

''Cece iki dakika sus kardeşim. Şurada bir şey konuşuyoruz,'' dişlerinin arasından tıslayan Gurur istediği etkiyi yaratmış olacak ki Gülce çenesini kapalı tuttu.

Nilüfer derin bir nefes alıp odanın içini turlamaya başladı. Gülce ve Gurur yatağın üstünde bağdaş kurmuş, bir ileri bir geri yürüyen halalarını izliyorlardı. Küçükler ise çalışma masasının önündeki sandalyelere oturmuş olanları takip etmeye çalışıyordu. Nilüfer hâlâ ne yapacağını düşünürken Çiçek, deminden beri kafasında şekillenen düşünceler yüzünden ellerini havaya kaldırıp dua etmeye başladı.

''Allahçığım sana teşekkürler olsun. Söz veriyorum yeni annemciklerim gelsin ikizcanımı sınıftaki kızlara kötülemeyi bırakacağım. Sonracığıma tüm şekerlerimi ve çikolatalarımı Memocuğumla paylaşacağım. Valla bak! Hatta Cece ve Yuyu'ya da sakızlarımı vereceğim ama kokulu ve yuvarlak olanlardan değil, diğerlerinden olur mu?''

Nilüfer ağabeyini tüm olanlardan uzak tutmak için bir çare düşündüğünden, kızlar da halalarının hareketlerini takip ettiklerinden Çiçek'in duasını Can ve Mehmet duyabilmişti sadece.
Can, tam kardeşinin sınıftaki kızlara onu kötülemesinin hesabını soracakken Çiçek, ellerini çenesinin altında birleştirip devam etti konuşmasına. ''Ay! Biriciğim, aslan kral babacığım femomemen oldu! Beş değil beş yüz anne bile istesem alır bana artık.''

Mehmet ''Seni küçük cahil,'' diye mırıldanırken; Can, her zamanki gibi dünya ile bağını koparmış kardeşinin kulağına eğildi ve fısıldadı: ''Beş yüz anne kaç para eder senin haberin var mı? Hem nerede yatacak o kadar anne? Ben kimseye yerimi vermem. Hiç kusura bakma!''

Çiçek, ikizinin sözleriyle yüzünü düşürürken Mehmet ''İkiz değil misiniz, hepiniz aynısınız,'' diyerek yüzyıllık bir tespitin altına imzasını atmış oldu.

''Ama Memocuğum ben haksız mıyım? Babam fenememen olduğuna göre biz ne istersek yapar bence.''

Can araya girip Çiçek'i düzeltti: ''Fenememen değil Menemen, Me-Ne-Men. Tamam mı?''

Mehmet elinin içiyle alnına vurup gözlerini yumdu. Belki kardeşlerini görmezlikten gelirse, duymazlıktan da gelebilir ve kim bilir hatta bir mucize olur ve zamanda yolculuğa çıkardı. Belki de kardeşlerinin daha aklı başında oldukları bir yıla gidebilirdi böylece. 'İyi de ya bunların akıllanması benim yaşlılığıma rastlıyorsa?' bu ani düşünce ile yumduğu gözlerini birden açan Mehmet, ona boş gözlerle bakan kardeşleriyle karşılaştı. 'Oh! Az kalsın gençliğim elden gidiyordu,' düşüncesiyle silkelenip ''Fenomen o demeye çalıştığınız,'' diyerek düzeltti kardeşlerini.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin