Selamlar :)
Biz geldik, sizin için geldik.
Ee hadi durmayın okuyun canımcıklarım :)
Mert salona girdiğinde her şeyi bıraktığı gibi buldu bir eksikle, Tan saatler önce oturduğu yerde yoktu.
''Hülya, Tan nerede?''
''Nerede olacak Mert, ablalarının odasında.''
Duyduğu cümleyle rahatlarken bu rahatlaması sadece birkaç saniye sürdü genç babanın.
''Lan, Çiçek de orada. Yaktım seni Tan Efendi,'' Mert bir hışımla merdivenlere yönelirken, Hülya söylenmekle yetindi. ''Ay, bu ne böyle ya! Ne kıymetli kızı varmış, sanki yedik. Of! Kocacığım git şunun peşinden oğlumla muhatap olmasın bu şahıs.''
Levent çoktan merdivenlere yöneltmişti bile. Kızların odasının kapısına geldiğinde Mert'i aralık kapıdan içeri gülümseyerek bakarken buldu.
'Neye gülüyorsun?' der gibi kaş göz yaptığında Mert'in başıyla işaret ettiği yere baktı.
Çiçek ile Tan'ın elleri, Tan'ın kalbinin üstünde duruyordu ve ikisi de derin bir uykudaydılar. O kadar masum ve o kadar sevilesi duruyorlardı ki Mert bile bu manzarayı bozmaya kıyamamıştı. Yanında patlayan flaşı görünce Levent'e döndü. Genç adam omuz silkip karşısındaki manzaranın bir fotoğrafını daha çekti.
''Bu anı ölümsüzleştireyim dedim. Bakarsın düğün davetiyeleri için fotoğrafa filan ihtiyaçları olur. İleriyi de düşünmek lazım.''
Mert bir süre arkadaşına baktı. Ardından kızlara başıyla selam verip merdivenlere yöneldi. İlk basamağa geldiğinde başını çevirip hâlâ çocukların fotoğrafını çekmekte olan arkadaşına seslendi.
''Levent bir iki tanesini de bana yolla bari. Ne olur ne olmaz.''
Levent gülümseyişiyle Mert'e onay verirken, Mert çoktan merdivenleri inmeye başlamıştı. Kızıyordu ediyordu ama o da Tan'dan iyi damat bulamayacağını biliyordu. Yine de kızını çabucak vermeye niyeti yoktu. Kız evi naz eviydi sonuçta.
Tan ve Çiçek'in birkaç kare daha fotoğrafını çeken Levent, çalışma masasının önünde oturan ikizlere dönüp onlarında fotoğraflarını çekti. Gülce hemen poz verirken Gurur somurtmakla yetinmişti. Çektiği fotoğraflara gülümseyerek göz gezdirip telefonunu cebine koydu. Ardından kızlara dönüp ''Hadi kızlar biraz aşağı gelin de yüzünüzü görelim,'' deyince kızlar Levent'i kırmadı.
***
Levent'in arkasından aşağı inen kızlar kahkahalarla karşılandılar. Bu kahkahalar onlara değildi tabi ki de. Can, babasının bir dizine Mehmet ise diğer dizine oturmuş birbirleriyle atışıyorlardı. Herkes de onların bu hallerine gülüyordu. Levent, Hülya'nın yanına otururken Gurur, Vatan'ın yanına geçti Gülce de ikizinin yanına oturdu.
''Ya bana ne Memo da sünnet olsun!''
''Bazen kardeşim olduğundan şüphe ediyorum. Ben bebekken oldum oğlum. Bir daha olamam ki.''
''Ya ne diye oldun? Olmasaydın. Abim değil misin? Çiçek isteyince boyun bizden uzun olduğu halde cüce bile oluyorsun. Benim içinde sünnet ol yine, ne olacak yani?''
''Sırf sen istiyorsun diye yeniden kestirecek değilim.''
''Ben sen istedin diye Deniz'in önünde düşmüştüm ama ne haber? Benim sayemde onunla tanışırken böyle demiyordun ama.''
''Ben kurallarına göre oynadım kardeşim. Kızların zaaflarından yararlandım. Sen de bana yardım ettin hepsi bu.''
''İşte sen de bana yardım et. Bir daha sünnet ol.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)
Humor(Sana Anne Diyebilir miyim ve Bana Anne Diyebilirsin adlı romanlar tek çalışmada toplanmıştır.) DİKKAT! Bağımlılık yapabilir. Deneyimli/Deneyimsiz Anne Aranıyor. *25-30 Yaşları arasında bayan *Babamızın karısı olacak *Çok çocuk seve...