70. Bölüm

23.4K 1.9K 88
                                    

Selamlar!

70. bölümle karşınızdayız.

Az kaldı diye diye valla az kaldı.
O halde iyi okumalar dilerim.

Acı deyip geçme, ben seni acılarıma borçluyum.

Yoğun geçen günün ardından oluşturulan uyuma düzeniyle herkes odalarına çekilmişti. Mert'in anne ve babası üst kattaki misafir odasına geçerken Çiçek, Mehmet ve Can, Sevda ile birlikte Mert'in odasına geçmiş; Mert de Aleksis ile oğullarının odasındaki yataklara geçmişti. Boyu uzun olduğu için Mehmet'in yatağında iki büklüm olan Aleksis seçme şansı olmadığından durumu kabullenip, başını yastığa koyduğu gibi uyurken Mert'i uyku tutmuyordu. Kardeşinin iki gün sonra evlenecek olması, en yakın arkadaşı ve aynı zamanda Nilüfer'in de manevi ağabeyi sayılan Barış'ın düğüne gelemeyecek olması uyuyamama sebeplerindendi. Ancak genç adamın asıl uyuyamama sebebi bugün Sevda'yı çok az görmüş olmasıydı. Yerinde rahatsızca kıpırdanıp yatakta yan döndü. Horul horul uyuyan kardeşiyle derin bir iç çekip yattığı yerde doğruldu.

Odadan çıktığında kendine bitki çayı yapmaya karar vererek adımlarını mutfağa yönlendirdi. Bu esnada arkasında duyduğu sesle duraksayıp başını çevirdi ve Sevda ile göz göze geldi. Holü aydınlatan loş ışığın altında ona doğru yürüyen kadınla genişçe gülümsedi.

''Uyku tutmadı mı?'' diye sorduğu kadın 'Hayır' anlamında başını sallayıp ''Yokluğun uyutmadı,'' deyince Sevda'ya kalmadan iki adımlık mesafeyi kapatıp genç kadını kollarının arasına aldı.

''Al benden de o kadar. Normalde evin bu kalabalığını severim ama böyle günlerde yalnız kalmak imkânsız.''

''Ben pek alışkın değilim,'' diyen Sevda'yı boynundan öperken ''Alışırsın,'' diye teselli etti ve birlikte mutfağa yöneldiler.

Mert'in elma, limon, tarçın kabuklarıyla kaynattığı sudan birer fincan içen ikili yataklarına dönmek yerine bahçenin yolunu tutmuştu. Elinden tuttuğu kadını hamağa yönlendiren Mert, kendi uzandıktan sonra Sevda'nın da yanına uzanmasını sağladı. Uzandığı yerde yan dönen kadın, geçen seferkinin aksine bu sefer söze gerek kalmadan başını, kol ve bacağını Mert'in üstüne doğru attı.

''İşte şimdi uyuyabilirim,'' diyen adama ''Uyuyacak mısın?'' diye hafif sitemli bir sesle sordu Sevda. Mert'in anne babası gidene kadar bir daha bu kadar yakın olabileceklerini sanmıyordu.

Hafifçe tebessüm eden adam, ''Evlenmediğimiz sürece daha iyi bir seçenek göremiyorum,'' deyince tatlı bir ürperti dolaştı Sevda'nın bedenini. Başını Mert'in göğsüne biraz daha bastırıp ''İkimizde yetişkin insanlarız Mert, birlikte olmak için belediyenin onayına ihtiyacımız yok,'' dedi.

Hafifçe kahkaha atan adam, ''Allah'ın izniyle karım olmandan daha güzel bir şey yok. Hem ben üç kız babasıyım. Kızlarımın başına gelmesini istemediğim bir durama seni sokamam... Ha bir de ben o hatayı bir kez yaptım bir daha tekrarlamam,'' diyerek durumu açıklığa kavuşturdu.

Alaycı bir tonda ''Ne yapalım evlenene kadar bekleriz o vakit,'' diyen kadını alnından öptü.

''Sen evde ne yaptın tüm gün?'' sorusuna aldığı ''Seni, sizi bekledim,'' cevabıyla çenesinden tutarak başını kaldırdığı kadının dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı.

''Bir an hiç bitmeyecek sandım. Çiçeğim'e çiçekli gelinlik; Memo'ya takım elbise; Can'a papyon, gömlek, kot pantolon beğendirene kadar kırk takla attık. Aleksis desen bir ara damatlık deniyordu. Allah'tan kızların alışverişe ayrı çıkmasına izin verdim yoksa hâlâ alışveriş merkezinde olabilirdik.''

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin