75. Bölüm | BAD FİNALİ

54.9K 3.4K 1.1K
                                    

Merhaba dostlar.
İşte geldik buradayız. 75. bölümle karşınızdayız. Bu aslında bir son değil. Çünkü ben yazmayı bıraktım diye bitmiyor bu hikaye. Sizler bizi unuttuğunuzda biter ancak.

Hatıralarda güzel anılar bıraktığımızı umarak; aşkla, sevgiyle, tutkuyla ve daha bir sürü duyguyla sizleri kucaklıyoruz.

Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Benden bu masallık bu kadar. Başka masallarda görüşmek üzere kendinize iyi bakın.

Oy ve yorumlarınız için minnettarım.

İyi okumalar dilerim.

Başladığı gibi bitmezmiş hiçbir masal.
Başladığımız gibi bitmeyelim bizde...

Herkesi evden uğurladıktan sonra dış kapının önüne oturmuştu Sevda. Korkularının ondan çaldığı mutluluğu düşünüyordu. Şimdi dışarıda Mert'in, çocukların yanında olmak istiyordu ama korkuları ona engel oluyordu. Birkaç kez eli kapının kulpuna gitti. Kapıyı açsa, içinde o cesareti gösterebilse belki yolunu bulur o düğüne de giderdi ancak üstelik şimdi yalnızken hiç cesaret edemiyordu böyle bir şeye. Başını kapıya yaslayıp gözlerini kapattı sıkıca. Zihninden yaşadığı tüm kötü anılar birer birer geçerken sürekli yüreğinde yankılanan 'Mert' ismi biraz olsun azaltıyordu acılarını. Ancak daha saatler önce Çiçek'in onu cadılıkla suçladığını anımsayınca gözleri doldu yine. İyi bir şey yapmaya çalışmıştı kendince. Yine de Çiçek'in gözünden düşmektense bu işe bulaşmamayı yeğlerdi. Sevda kendini yine kimsesiz hissetmenin eşiğindeydi. Mert'ten, çocuklardan ayrılma düşüncesi yüreğinde büyük bir sızıya neden olurken gözlerinden akan yaşları silmek için bile bir bahanesi yoktu. Sevdiklerini yine kaybetmekten korkuyordu...

Duyduğu seslerle uzandığı yerde doğruldu genç kadın. Kapının önünde ağlaya ağlaya uyuyakalmıştı. Dağılan üstünü toparladıktan sonra ayağa kalktı ve kapının kilit dönme sesinin ardından aralanmasını bekledi. Kendinden önce ''Sevda ablanız uyuyor olabilir,'' diyen Mert'in sesini duydu. Dudaklarına buruk bir tebessüm yayılırken kapının ardından aydınlatmanın açılmasıyla karşı karşıya geldiler. Mert, Sevda'yı görmeyi beklemediği için irkilirken genç kadını gören Çiçek'in gözleri doldu tekrardan. İkizine doğru yanaşıp ''Diğer dişçiklerimizi almasına izin verme olur mu ikizcanım?'' diye sordu.

''Çiçeğim kimsenin bir şey aldığı yok kökü sende,'' dese de Gülce, küçük kız ablasını anlayabilecek olgunlukta değildi.

Kardeşlerinden önce içeri giren Mehmet, ''Sevda abla sana anlatacaklarım var,'' deyip genç kadının eline yapıştı ve onu salona doğru sürükledi. Mert de çocuklarının üstlerini değiştirmeleri için onları odalarına gönderdikten sonra üstüne rahat bir şeyler giyinmek için odasının yolunu tuttu.

Mehmet'in anlattıklarını kulağında uğultularla dinliyordu Sevda. Aklı Çiçek'in ona karşı olan tavırlarındayken kendini çok mutsuz hissediyordu. Bunun farkında olan Mehmet de ''Üzülme Sevda abla ben Çiçeğim ile konuşurum,'' deyince genç kadın sıcacık baktı karşısındaki çocuğa. Eğilip Mehmet'i saçlarından öptükten sonra ''Hadi Memo üstünü değiştir gel de belgesel izleyelim,'' dedi ve başka bir şey demeye kalmadan küçük çocuğun sevinçli bir şekilde salondan çıkışına şahit oldu.

Televizyonda penguenlerle ilgili bir belgesel bulmanın keyfiyle Mehmet'i bekleyen Sevda, salona giren Çiçek ile gerildiğini hissetti. Ona hiç bakmadan oturduğu üçlü koltuğun diğer ucuna oturan küçük kız canının yanmasına sebep olduğundan, ''Artık benimle konuşmayacak mısın Çiçeğim?'' diye sordu ona. Cevap vermek yerine televizyon ekranına bakmaya devam eden kızla dudaklarını birbirine bastırdı. Ağlamak istemiyordu.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin