Merhaba Canlar!
Nasılsınız, iyi misiniz?
Beni sorarsanız sağlığınıza duacıyım. Allah bu günümüzü aratmasın inşallah.Keyifli okumalar dilerim.
Kızını gözünün önünden ayırmamak için kafeye Gurur'u da götüren Mert, kafayı yemek üzereydi. Hülya'ya demesine rağmen Vatan'ın açıklamasını düşünmeden edemiyordu ve aklına gelen olasılıklar onu genç yaşında kalpten götürmeye yeter nitelikteydi. Özellikle bundan yaklaşık 18 sene önce anne ve babasının karşısına Hülya ile çıkıp evleneceklerini söylediği kısmı hatırladıkça çarpıntı tutuyordu genç adamı.
'Olabilir mi?' düşüncesi aklının içinde dolanırken o kalbini ferah tutmaya çalışıyordu ama ne zamam Gurur'a baksa kızının yüzünde gördüğü endişe en kötü senaryolarını ayyuka çıkarıyordu. Özellikle kızının çok sevmesine rağmen kokusunu aldığı elmalı kurabiyelerle midesinin bulanması Mert için son nokta olmuştu. Genç baba kafenin dışına çıkıp Hülya'yı aradı hemen.
Hülya'nın cevabını beklemeden "Gurur'un midesi bulandı Hülya. Kafayı yemek üzereyim. Bana bunun normal olduğunu söyle çabuk," diyerek konuşmaya başladı.
Eski kocasının gergin tavrı karşısında şaşıran genç kadın, "Ya... Şey, benim de midem bulanır arada normal bunlar," diyerek konuyu geçiştirmeye çalıştı.
"En son ne zaman miden bulandı?" sorusuna yüzünü buruşturarak "Tan'a hamileyken," cevabını verince bir süre telefondan ses gelmedi.
Elini sol göğsünü bastıran Mert, ruhunun acıdığını hissediyordu. "Mert?" diye ona seslenen kadına "Aklınız varsa ambulansla gelirsiniz. O Vatan bu eve girdiği gibi çıkamayacak!" deyip telefonu Hülya'nın suratına kapattı. Başını kafenin camekanına çevirip müşterilere servis yapan kızını izlemeye başladı.
'Sen daha kendin çocuksun. Ne yaptın kızım sen?' diye düşünürken masalardaki boşları toplamaya başlayan Gurur'un elindeki tepsinin ağır olduğunu düşününce hızlı adımlarla içeri girip kızının elindeki tepsiyi aldı.
"Baba? Ben taşıyordum," diyen kızının saçlarına bir öpücük kondurup "Çok ağır bu güzelim. Size bir şey olmasın ben taşırım," dedi.
Gurur, babasına gülümseyip usulca başını salladı. Yüzü asılan Mert yanından uzaklaşınca da kafasına dank eden kelimeyle gülümsemesi soldu. "Size derken?" diye mırıldanıp düşünceli bir şekilde sipariş vermek için ona seslenen müşterinin yanına ilerledi.
***
Akşamı zor eden genç adam, daha fazla kafede durmak yerine kızıyla birlikte eve geçmeyi uygun bulmuştu. Gergince salonda otururken aynı gerginliğin çaprazında oturun kızında da olduğunu bilmek daha da gerilmesine neden oluyordu. Vatan isteyerek ya da istemeyerek bu eve büyük bir bomba bırakmıştı.
Sevda, Mert'in gerginliğinin farkındaydı ancak ne olduğunu tam olarak kavrayamıyordu. Bu yüzdende genç adamı kenara çekip konuşmaya karar verdi. Çocukların bahçede oynamalarından istifade ederek yanına ilerlediği adamın kulağına doğru eğilip "Mert bir dakika bakar mısın?" dedi ve salonun kapısına doğru ilerledi.
Ayağa kalkan genç adam, oturduğu koltuğa sinmiş kara kara düşünen kızına "Sakın bir yere ayrılma, Vatan'ı da arayayım deme," diyerek uyarıda bulundu.
"Telefonunu kapatmış dangalak," diye mırıldanan kızını duyunca derin bir iç çekip salondan çıktı. Genç kadının odasının önünde onu beklediğini görünce oraya doğru yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)
Humor(Sana Anne Diyebilir miyim ve Bana Anne Diyebilirsin adlı romanlar tek çalışmada toplanmıştır.) DİKKAT! Bağımlılık yapabilir. Deneyimli/Deneyimsiz Anne Aranıyor. *25-30 Yaşları arasında bayan *Babamızın karısı olacak *Çok çocuk seve...