44. Bölüm

45.2K 2.9K 681
                                    

Selamlar!!!

Ben geldim canımcıklarım! Sizsiz yapamıyorum be! Hemencecik geliyorum.

Peki bu bölümde ne var? Çok çaresiz bir Ali var mesela. Ee Nilüfer durur mu? O da çaresiz bırakan kadın olarak var. Ay ben Çiçeğim'siz bölüm düşünemiyorum diyen canlara Çiçeğim de var. Ya hiç Çiçeğim Can'sız olur mu? Olmaz!!! Bunları gören Memo'cuğum da ailesine katılmadan yapamaz. Tarihin en iyi anlaşan kumaları olmaya aday Sevda ve Leyla'da var. Ee daha ne olsun?! Ha tabii Mert Toprak. 😍

Multimedyaki görsel şişme havuz kafanızda canlansın diye. Video ise Bana ellerini ver parçası. Bölümle dinleyin e mi?

Bu arada yakında Mert ve Leyla'nın düğün davetiyesini atacağım bizi okumaya devam edin. ;) ;) ;)

En yazar halimle iyi okumalar dilerim

Nilüfer, ağabeyinin cümlesiyle ''Tövbe tövbe! Sanki yatağa atacağım adamı,'' deyip Ali ile mutfağa yöneldi. Genç adamın yüzüne bakmamaya dikkat ederek onu sandalyelerden birine yönlendirdi ve oturmasını sağladı. Kendi de buzdolabının önüne geçip buzluktan buz kompresini çıkardı. Hiç konuşmadan Ali'nin önüne gelip elindeki kompresi genç adamın çenesine çarptı, bilerek.

''Ah, yavaş be yavrum!''

''Ne oldu başkomiserim, sert erkek oyununuz buz koyana kadar mıydı?''

Ali, elini buz kompresinin üstüne koyunca Nilüfer kendi elini çekti. ''Yavrum ayıp oluyor ama,'' genç kadın cevap vermek yerine omuz silkince ayağa kalktı Ali ve çenesine tuttuğu kompresi masaya bırakıp Nilüfer'in soğuk elini avuçlarının arasına aldı. Gözleri genç kadının yüzüne en çok da bir mana çıkarmakta zorlandığı gözlerine ilişince derin bir çekti.

''Nilüfer, yine aynı boş bakışlar. Hiçbir şey değil bu bakışların öldürecek beni.''

Genç kadının elini, dudaklarına yaklaştırıp sıcak nefesini Nilüfer'in soğuk eline birkaç kez üfledi. Sonra da sanki ilacı buymuş gibi kadının parmak içlerini öpüp çenesine, Mert'in vurduğu noktaya değdirdi. İlk başta canı acısa da umursamayıp ona karşı çıkmayan Nilüfer'in avucunu yüzüne yerleştirdi. Genç kadının bir kukla gibi hareketlerini taklit etmesi içten içe onu sevindirirken, kadının gözlerindeki boşluk kendini çaresiz hissetmesine neden oluyordu. Aralarındaki soğukluğa katlanamayıp tek hareketiyle Nilüfer'i belinden kavradı ve kendine çekti. Ustalıkla genç kadını kucağına alıp az önce oturduğu sandalyeye kucağında Nilüfer ile geri oturdu.

''Ne yapıyorsun sen?''

Nilüfer'in kalkmak üzere hareketlenmesiyle genç kadının kendine bakmasını sağlayıp ''Sadece birkaç dakika, lütfen,'' dedi.

Onu dinlemeyen kadının sargılı parmağını umursamadan hareket etmeye devam ettiğini görünce de serbest bıraktı. Sinirli bir nefes verip buz kompresini eline aldı ve kompresi çenesine götürünce acı dolu bir inlemenin dudaklarından firar etmesine neden oldu.

''Hay si... Of!''

Genç adamın inlemesiyle Nilüfer de bir anlığına yüzünü buruşturdu. Kendini toparlayıp Ali'nin eline uzandı hemen, adamın yüzünü geri çekmesiyle şaşkınlığa uğrasa da ''Olmaz yavrum, ellerin üşümesin,'' diyen adam ile kalbinin teklemesine engel olamadı.

''Ö... önemli değil,'' deyip bu sefer kendi isteğiyle elini Ali'nin elinin üstüne koydu. Hiçbir şey söylemeden, sadece bakıştılar. Ali bakışlarıyla, kirpiklerinin Nilüfer'in önünde eğilip kalkmasıyla özür diliyordu. Nilüfer ise sadece bakıyordu. Bilmeyen için boştu bakışları ama o bakışlarında dağılıyor, dağıtıyordu.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin