21. Bölüm

56.3K 3.1K 1.4K
                                    

Hey, Hay, Hoy!

Merhabalar!!!

Saçlarına aklar düşmüş Tan'ımızla, zekası hafife alınmayacak Vatan'ımızla, Kıskançlıktan kendini unutan Gurur'umuzla, Sevdasını kokusundan tanıyan Gülce'mizle işte geldik buradayız.

Bu bölüm her pazartesi diyete başlayan koca yüreklilere gelsin.

Hadi size iyi okumalar.

''Neden saçların beyazlamış arkadaş?
Sana da benim gibi çektiren, Çiçek'in mi var?
Görüyorum ki her gün marketlerdesin.
Yaşamaya küstürüp süt içtiren mi var?
Bir zamanlar bende deli dolu sevdim ki hâlâ seviyorum.
O bana dert ben ona kalbimi verdim.
Aylardır soruyorum bu soruyu kendime,
Allahçığım bu dünyaya ben Çiçek'siz kalayım diye mi geldim?
Katlanmayı bilmeyen aşkı çekemez,
Çiçek'e mahkûm edilen garip Tan gülemez.
Sende yanmışsın benim gibi arkadaş
Çiçek'in inadı kırılmaz, kırılmaz arkadaş.'
'

Şarkı bitip Tan sustuğunda Hülya gözleri nemli, Levent ağzı beş karış açık, Vatan ise dudaklarını birbirine sımsıkı bastırmış vaziyetteydi.
Tan ''Burada alkışlamanız gerekiyordu,'' deyince ev sakinleri hatalarının farkına vararak var güçleriyle alkışlamaya başladılar küçük adamı. Tan binlerce kişiye konser vermiş sanatçı edasıyla hayranlarının önünde reverans yaptı. Hülya gözlerindeki yaşı silip oğlunun yanına gitti ve önünde diz çöktü.
''Küçük aşkım sen mi yazdın bu şarkıyı?''
''Tabii ki anne, ben yazdım.''
Vatan karnına ağrılar girmesine sebep olacak şiddette bir gülme krizini engellemeye çalışırken Levent hâlâ dinlediği şarkının şokunu atlatamamıştı.
''Bana çok tanıdık geldi ama bebeğim. Yani...''
Vatan, Hülya'nın sözünü kesti. ''Tabii ki de tanıdık gelecek anne. Çocuk boyuna bakmadan emek hırsızlığı yapmış. Birde bize kendi bestesi diye yutturmaya çalışıyor.''
Hülya, Tan'ın elinden tutup onunla koltuğa, Levent'in yanına geçerken küçük adam durumu kurtarmaya çalışıyordu. ''Buna esinlenme diyorlar abiciğim, sen ne anlarsın ki zaten.''

''Kusura bakma kardeşim ama yaşın yetmiyor bilmiyorsun diye başkaları da mı bilmiyor zannediyorsun? Bildiğin 'Neden Saçların Beyazlamış Arkadaş?' şarkısı bu. Daha doğrusu şarkı şarkılıktan çıkmış. Ben bestecisi olsam bu şarkıyı yazdığım güne lanet ederdim. O kadar olumsuzum şuan.''

''Olumsuzluğunu da al git oğlum.''
Levent kendine gelir gelmez Vatan'a ayarını çekip, küçük oğluna döndü. ''Oğlum sana rica ediyorum, bana sakın kaset koleksiyonumu karıştırdığını söyleme.''

Uslu bir çocuk gibi başını salladı Tan. ''Peki, babacığım söylemem. Şey o zaman bu kaseti koyduğumuz aleti de kırdığımı söylemeyeyim değil mi?''

Gözlerini yumup derin bir nefes aldı Levent. Sinirlenmemesi gerekiyordu. Sonuçta o kasetçaları rahmetli babasının ona hediye etmiş olması, yıllardır gözünden sakınması, her ayın ilk Cuması koleksiyonundan bir kaset seçip o kasetçalarda dinliyor olması önemsiz şeylerdi. Levent yumruk olmuş elinin üzerinde başka bir el hissedince açtı gözlerini. Hülya'sı ona hülyalı hülyalı bakıyordu. Aslında bu bakış. 'Oğlumuza tek laf edersen kendini Vatan ile uyumaya hazırla,' demekti. Allah var Levent oğlunu çok seviyordu ama bu Vatan'ın bebekken daha bir çekilir olduğu gerçeğini de değiştirmiyordu. Levent çaresiz susmayı tercih ederken Vatan'ın susmaya niyeti yoktu.

''Hayır, madem emek hırsızlığı yapacaksın yaşına uygun bir şarkı seçseydin. 'Arkadaşım Eşek' neyine yetmedi?''

Ağzının içinde ''Çiçeğim onu biliyor,'' diye mırıldandı küçük adam. Çiçek aklına gelince yüzü düşmüştü. En son iki gün önce görmüştü çiçeğini ve çok özlemişti. Babası telefonuyla çektiği fotoğrafları onun için bastırmıştı da iki gecedir çiçeğinin fotoğraflarına sarılarak uyuyordu.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin