Selam olsun güzel yurdumun güzel insanları!
Bekletmeden gelmeye çalıştık. Nasılsınız bakalım? Beni sorarsanız, iyiyim çok şükür. Yorum ve düşüncelerinizi okudukça daha da iyi oluyorum.
Ve evet, yediği ıspanakların hakkını vermeye çalışan Mert'imizle, babasının göğsündeki en güzel ağırlık olan Çiçeğim'izle, şeker ve çikolatayla anne olması için kandırılmaya çalışılan tatlımcığımız Ada'cığımızla, sesi çıkmadığı halde adı çıkan Leyla'mızla, 'Etme bulma dünyası' sözünü Mert'e yediren Hanımefendi'mizle bir kez daha karşınızdayız.
Bu bölüm içi fesat okuyuculara gelsin! Kaktüs emojisi, anne seven çiçek emojisi.
Oy verenleriniz ve yorum atanlarınız çok olsun. Seviliyorsunuz :) <3
Hadi iyi okumalar... :) :) :)
Mert, Ada'ya iyice yaklaşıp ''Oluyor mu?'' diye sordu. Ada nefesi yüzünü okşayan adamın gözlerinde takılı kalırken dudaklarını nemlendirip ''Daha hızlı,'' diyebildi. Genç adam başını olumlu anlamda sallayıp biraz daha hızlanırken genç kız üstündeki ağırlıkla inledi. Mert'in bakışları Ada'yı bulunca azarlayarak konuştu.
''Kızım in Ada ablanın kucağından artık.''
Çiçek, Ada'nın boynuna gömdüğü başını kaldırıp babasına kötü gözlerle baktı.
''Çok konuşmada hızlı çalkala şu yumurtaları babacığım. Tatlımcığım Adacığımı duydun kekimizin kocaman olması için yumurtaların iyi çalkalanması gerekiyormuş.''
Mert, öfkeyle başını sallayıp kendi kendine söylenmeye başladı. ''Hayır, benim neyime yumurta çırpmak, boşuna mı aldık çırpıcıyı? Takıyorsun fişe iki dakikada halloluyor.''
Çiçek'in keskin kulakları babasının sitemini duymuştu. Ada'nın kucağından tek hamlede inip geniş mutfak tezgâhının üstüne oturdu.
''Aşk olsun babacığım! Ben sırf yediğin ıspanakların hakkını göster diye sana çalkalatıyorum yumurtaları. Kafam kadar kolun var. Oturmasın çalışsın işte. Hem senin Johnny Bravo'dan neyin eksik? Boy desen var, kol desen var, saç desen ohooo! Ay, aslan babacığım benim ya çok seviyorum ki ben seni!''
Çiçek son cümlesini söylerken ellerini yanaklarına bastırmış gözlerini de kısmıştı. Mert gördüğü manzara karşısında elindeki kabı bırakmadan kızının dibine gelip saçlarını koklayarak öptü.
''Babasının çiçeği, benim güzel kızım.''
Çiçek, babasının dibine gelmesiyle kendi yüzündeki ellerini babasının omuzlarına koydu ve ustalıkla Mert'in kucağına tırmandı.
''Düşündüm de babacığım. Tatlımcığım Adacığım çok güçsüz. Bence ben ait olduğum yerde senin kucağında devam edeyim hayatıma.''
Mert gülümseyerek kızının yanağına bir öpücük kondurdu.
''Sen benim göğsümdeki en güzel ağırlıksın çiçeğim. Senin yerin hep burası zaten,'' derken Ada'nın hayran bakışlarını görmemişti.
Çiçek, babasına biraz daha sırnaşırken Mert hâlâ elinde tutmaya çalıştığı kabı mutfak tezgâhına bırakarak Ada'ya döndü.
''Arkandaki ikinci çekmede olacak çırpıcı uzatır mısın? Ne kadar güçlü kollarım olsa da biraz yardımdan bir şey olmaz.''
Ada, çocuksu heyecanını saklama gereği duymadan kıkırdarken Çiçek de babasının kaslı kollarına daha bir sıkı sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)
Humor(Sana Anne Diyebilir miyim ve Bana Anne Diyebilirsin adlı romanlar tek çalışmada toplanmıştır.) DİKKAT! Bağımlılık yapabilir. Deneyimli/Deneyimsiz Anne Aranıyor. *25-30 Yaşları arasında bayan *Babamızın karısı olacak *Çok çocuk seve...