Selamlar güzel insanlar ;)
Ay ne iyi ediyorsunuz da okuyorsunuz bizi. :) Gözünüze, gönlünüze sağlık.
Kalp emojisi ve kaktüs emojisi.Oy verenleriniz ve yorum atanlarınız çok olsun; parmaklarınızı korkak alıştırmayın ;)
Bol gülücüklü okumalar. :) :) :)
''Buz koyalım da şişmesin.'' Nilüfer elindeki buz kompresini genç kadının ayak bileğine bırakıp kendi de kadının yanındaki boşluğa oturdu.
Üçlü koltukta sırasıyla Levent ve kucağında Can, Hülya ve kucağında Tan, Vatan ve Mehmet otururken tekli koltuğun birinde Mert her zamanki gibi kucağında Çiçek ile diğer tekli koltuktaysa Gurur, Gülce ile oturmaktaydı. Hepsinin aklındaki soru aynıydı, Çiçek hariç. Herkes bu kadının kim olduğunu merak ederken, Çiçek kadının masal bilip bilmediğini düşünüyordu.
''Sağ olun size de zahmet verdim.''
Nilüfer 'önemli değil' der gibi elini sallarken Mert yüzünü buruşturdu.
''Ne önemi olacak ki sanki canım. Hem başımızın üstünde evin var. Öyle değil mi babacığım?''
''Çiçeğim sus kızım.''
''Başka bir yerinizde ağrı sızı yok değil mi?'' Levent'in sorduğu soruya Hülya sinirlenmişti.
Kocasının kulağına eğilip dişlerinin arasından tısladı. ''Sana ne kadının ağrısı sızısından. Utanmasan öpeyim de geçsin diyeceksin.''
''Pes diyorum sana Hülya. Kadın neredeyse 2 metre yükseklikten düştü. Beyin sarsıntısı geçiriyor olabilir.''
''Merak etme olmayan bir şey sarsılmaz. Baksana şapşal şapşal suratlarımıza bakıp duruyor. Bir de sırıtmıyor mu ağzının üstüne geçiresim geliyor.''
''Sakin ol karıcığım. Sakin.''
''Daha iyiyim sağ olun.'' Kadının cevabına Levent sadece başını sallayabildi. Nezaketen de olsa tebessüm etmek gibi bir lüksü yoktu. Özellikle Hülya avına ortak olmaya çalışan yırtıcıları mahvetmeye hazır bir kaplan gibi tetikte beklerken.
Salondaki herkes koltuktaki yabancı kadına bakarken artık birilerinin sessizliği bozma vakti gelmişti. Maalesef bu ne Mert ne Nilüfer ne de Hülya tarafından olacaktı. Çiçek babasının kucağından indiği gibi ''Tatlımcıklarım ben hemen geliyorum.'' deyip hızlı adımlarla üst katın yolunu tuttu. Odasına girip yastığının altındaki not defterini kaptı ve gerisin geri aşağı kata, salona indi.
Herkesin ilgisini çeken küçük kız bilmiş adımlarla genç kadının önüne geldi. Burkulan ayağını orta sehpaya uzatmış kadının ayağına dikkat ederek sehpanın üstüne ona dönük bir şekilde oturdu.
''Evet. Öncelikle bizi seçtiğin için teşekkür ederiz.''
''Çiçek ne saçmalıyorsun kızım sen?''
''Yo, babacığım o da nereden çıktı? Sonuçta başka bir evin bahçesine de düşebilirdi bu anne ay aman abla ama o bizi seçti.''
Çiçek'in mantığı ayakta alkışlanmadı belki ama Tan ona her zamanki hayran bakışlarını takındı.
''Çiçek o elindekini bırak ve dizime gel kızım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)
Humor(Sana Anne Diyebilir miyim ve Bana Anne Diyebilirsin adlı romanlar tek çalışmada toplanmıştır.) DİKKAT! Bağımlılık yapabilir. Deneyimli/Deneyimsiz Anne Aranıyor. *25-30 Yaşları arasında bayan *Babamızın karısı olacak *Çok çocuk seve...