20. Bölüm

57.9K 3.6K 1.1K
                                    

Selamlar!!
Biz geldik, hoş geldik, sefa getirdik.

İşte bölüm, işte okur, işte meydan.
Hadi iyi okumalar 😜😇

Babasının yatak odasına girdiğinde boş bir yatakla karşılaşmak beklediği bir şey değildi Çiçek'in. Onun biriciği bir tanecik babası asla erkenden kalkıp yatağını da bu kadar düzenli bir şekilde toplamazdı. Çiçek'in tanıdığı babası böyle bir adam değildi. Odanın içine girip etrafı incelediğinde, babasının yatağın altında ya da dolabın içinde olmadığına da kanaat getirdi. Babalar bazen saklambaç oynayabilirdi.
''Allahçığım şeytan mı aldı götürdü biriciğim babacığımı? Hep yastığın altında olurdu bugün yok.''

Çiçek odadan çıkıp kardeşlerinin odasına girdi. Mehmet'in yüzükoyun yattığını görünce onun yatağına tırmanıp ağabeyinin sırtını dürtüklemeye başladı.
''Memo, Memocuğum, çok sevdiceğim ikiciğim Memocuğum hadi uyan.''

Mehmet ağzının içinde mırıldansa da Çiçek onun ''5 dakika daha,'' dediğini anlamıştı. Bu yüzden ağabeyinin yatağından zıplayarak inip ikizinin yatağına ilerledi. Can'ın yüzünü görmesiyle çığlığı basması da bir oldu. ''Allahçığım Allahçığım! Bu da ne?''

Mehmet, Çiçek'in nidasıyla yerinden fırlayıp kardeşinin önüne gelince Çiçek'ten ikinci bir feryat koptu. ''Ay! Kış, kış.''

''Ne bağırıyorsun kızım, hem senin yüzünün hali ne böyle?''

Bu sırada açılan kapıdan ağzı kulaklarında bir adet Mert Toprak girince Çiçek, Mert'e doğru koşarak babasının onu kucağına almasını sağladı.

''Babacığım gözlerimin mi rengi bozulmuş yoksa abimciklerimin mi rengi atmış?''

''Gözlerinde bir bozukluk yok kızım.''

''O zaman Memo artık bir şirin abi mi? Peki ya ikizparem? O da örümcek ikiz mi oldu? Babacığım ama neden?''

Mert, sabah erken kalkmış, duşunu almış, uzun zamandır kullanmadığı renklerden biri olan beyaz renk de bir tişört giymiş ve yatağını da toplamıştı. Bununla yetinmeyip yıllardır çocuklarının sulu şakalarının intikamını almak için Mehmet'in suratını maviye boyamış, Can'ın yüzünü örümcek ağlarıyla donatmış, Çiçek'in de yanaklarına çiçekler çizmişti.

''Sende çiçeklenmişsin Çiçeğim.''
Mehmet'in uyarısıyla ellerini yüzüne götüren Çiçek ''Allahçığım Allahçığım! Başımıza bunlarda mı gelecekti?'' diye sordu şaşkınlıkla. Mert kucağındaki kızının saçlarını öpüp büyük bir keyifle konuştu: ''Ne demişler etme bulma dünyası. Yıllardır bana yapmadığınızı bırakmadınız. Bunun bir intikamı olacaktı.''

Mehmet, babasına göz devirip yüzünü yıkamak için banyoya geçerken Can hâlâ uyuyordu. Uyandığında örümcek ikiz olma fikrini çok seven Can, babasının ısrarlarına göğüs gerip yüzünü yıkamazken evde bulduğu eski bir kırmızı tülbendi de pelerin gibi arkasına takarak örümcek adam efsanesine yeni bir boyut kazandırmış oldu. Üstünde beyaz atleti, altında Batman baskılı baksırı, yüzünde örümcek ağları, sırtında Süpermen peleriniyle çok can yakamasa da çok güldüreceği kesindi.

Sofraya oturduklarında Can hâlâ mutfak kapısına tırmanmakla meşguldü. Tek elini beline dayayıp diğer yumruk yaptığı elini havaya dikiyor uçamayınca bileklerinden ağlar çıkacakmış gibi yumruklarını sıkıp ağzından ''Fişu fişu!'' tarzı sesler çıkarıyor yine bir şey olmadığını gördüğünde hayali kemendi ile uğraşıyordu. Bezmiş bir şekilde iki elini de beline dayayıp başını ayaklarına diktiğinde birden havalandığını hissetti.
''Biliyordum, uçabileceğimi biliyordum!'' diye bağırırken babasının onu kucağında yüz yüze bakacak şekilde döndürmesi ile hayal kırıklığına uğradı.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin