37. Bölüm

46.8K 3.1K 1.1K
                                    


Selamlar!

Biz geldik.

Aşkla, sevgiyle, neşeyle ve en çok da siz değerli ev sahipleriyle buradayız.

Ay gelelim bölüme. Çocuk yetiştirmede örnek alınması gereken en baba kişilik Mert'imizle, iyice yerleşti bu da dediğimiz Rapunzel'ciğimizle, kafası ticarete çalışan sarı Çiçeğim'izle, kahvaltılıklarla olan bağı ikiziyle olan bağdan güçlü olan Can'ımızla, en uzun cümlesini kurup gönlümüzü fetheden ikiciğimiz Memo'cuğumuzla ve ve ve biri taş biri odun seven en candan ikizlerimiz Gülce ve Gurur'la işte geldik buradayız!!!

En cici yazar emojisi. Gelin olmuş bekleyen Leyla emojisi. Çiçeksiz kalmış boynu bükük Tan emojisi.

Hadi iyi okumalar...

Mert eve girdiğinde kızlarının ondan habersiz dışarı çıktığına bozulsa da durumun Vatan ve annesiyle ilgili olduğunu öğrenince sesini çıkartmadı. Kız kardeşinin yemekten sonra dışarı çıkmasıyla 3 güzel çocuğu ve yatak odasındaki kadın ile evinde yalnız kaldı.

Eve geldiğinden beri bilerek yatak odasına girmezken Nilüfer'in Sevda'nın aç kalmamasını sağladığından da emin olmuştu. Çocuklarının yatma saatine yakın üstünü değiştirmek için odasına doğru mecburi bir istikamet belirledi ve kapıyı iki kez tıklatıp odasına girdi. Sevda'yı ayakta ve Gülce'nin getirdiği kıyafetleri giymiş bir şekilde görünce gülümsemeden edemedi.

''Şimdi tam prensese döndün,'' derken sağlam eliyle Sevda'nın üstündekileri işaret ediyordu. Altında pembe eşofman altı, üstünde taç baskılı beyaz bir tişört vardı genç kadının. Saçlarını topuz yapıp ensesinin üstünde birleştirmesi onu oldukça duru ve asil gösteriyordu. Sevda, tişörtünün uçlarından tutup bir asilzade gibi reverans verince Mert'in kahkahası duyuldu odada.

''Allah aşkına bir daha yapsana şu hareketi,'' derken Mert gülmeye devam ediyordu. Sevda da genç adamın neşesine katılıp bu sefer daha resmi bir şekilde reverans verdi. Mert gülmekten kendini yatağa atıp kahkahalar atarken odanın kapısı hışımla açıldı.

''Allahçığım görüyor musun kahkaha atıyor babacığım, hem de bensiz!'' diyerek odaya daldı Çiçek. Genç baba yerinde biraz dikleşip kollarını kızına doğru açtı.

''Gel seninle gülelim Çiçeğim,'' cümlesini tamamlayamadan Çiçek babasının kucağına atlamıştı bile. Babasına katılıp kahkahalarla gülmeye başlarken ne kadar harika bir manzara oluşturduklarının farkında değillerdi. Sırtını gardıroba yaslamış ikiliyi dudaklarında tebessümle seyrediyordu Sevda. Çiçek kahkahalarını biraz bastırabildiğinde en başta sorması gereken soruyu sordu.
''Babacığım neye gülüyoruz biz?'' Mert, kızının bu saf haline bir kahkaha daha atarken seslere daha fazla kayıtsız kalamayan Can ve Mehmet de odaya girdi. Can, Çiçek'i babasının kucağında gördüğü gibi üç zıplamanın ardından yataktaki ve babasının kucağındaki yerini aldı. Mehmet ise Sevda'nın yanına gidip sırtını onun gibi gardıroba yaslayarak manzarayı seyretmeyi tercih etti.

''Kendini dışlanmış hissetme Sevda abla. Onlar hep böyleler,'' dedi Mehmet, yataktakileri işaret ederek. Sevda ise daha fazlasının olamayacağının bilinciyle aklından geçeni söyledi. ''Ben sadece misafirim Memo.''

Küçük çocuk Sevda'nın önüne geçip onu kolundan dürttü ve biraz eğilmesini sağladı. Kendi de parmak uçlarına kalkarak aradaki boy farkını en aza indirmiş oldu.

''Hiçbir misafir bana Memo demez Sevda abla,'' dedi tüm bilmişliğiyle.

''O halde ya misafir değilim ya da sana Memo dememeliyim.''

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin