Selam olsun pek sevgili, çok sevgili, tatlımcığım okuyucularıma!
SADM'i özlediniz mi? Peki ya beni? Anladım... Sadece SADM'i özlediniz demek. Öyle olsun. Bir dahakine artık (Sezercik emojisi, Küçük Emrah emojisi, Kaktüs emojisi)...
Biz geldik efendim! En çok mercimek çorbasını seven Mert'imizle, yeni kocasından yaptığı çocuğunu eski kocasına emanet etme planları yapan Hülya'mızla, kara anne hastalığının pençesine düşen Çiçeğim'izle, Mert'in rehberinde 'Ada'cığım tatlımcığım' olarak kayıtlı olan Ada'mızla karşınızdayız.
Yüzünüzden tebessüm eksik olmadan okursunuz inşallah!
Verdiğiniz oylar ve yaptığınız yorumlar için teşekkür ederim. Eksik olmayın!
Bu bölüm tüm AntiAdacılar'a gelsin ;)
Bir de hayalet okuyucularıma sesleniyorum kalabalık etmediğiniz için teşekkür ederim. Ruhunuza sağlık :)
Ay çok yazdım!
Hadi iyi okumalar...
Sabah erkenden kalkan Ali sol omzunun hassasiyetini bile umursamadan evinden çıktı. Annesi çok ısrar etmiş olsa da kardeşi pansumanını yeniledikten sonra gece kendi evine geçmişti. Arabada giderken radyo sunucusunun Pazartesi sendromundan bahsetmesi üzerine burun kıvırıp radyo kanalını değiştirdi.
''Millet çalışmayı sevmiyor. Adına sendrom demişler. Açık açık tembelim desenize lan!''
Çalan şarkıyla direksiyonuna tempo tutarak emniyete kadar geldi. Aracını park edip verilen selamları aldı, iş arkadaşlarına selamını verdi. Cevat komiseri yanına çağırıp odasına geçti. Açılan kapıdan giren adamı görünce genişçe gülümsedi.
''Hoş geldin Cevo, rapor hazır mı?''
''Hazır başkomiserim buyurun. İçindeki bellekte de istediğiniz kayıtlar bulunuyor.''
''Aferin iyi iş çıkarmışsın. Peki, sen işinin başına dön. Akşam yeni bir rapor isteyeceğim.''
Cevat başını sallayıp çıkacakken, Ali'nin sesini duydu.
''Cevo bunlar ne?''
''Başkomiserim dün akşamki bir konuşmada bahsi geçince o dosyaların da fotokopilerini ekledim.''
Ali gülümseyerek Cevat'a çıkması için işaret verdi. Emniyette üstü kapatılan olayı başı kalabalık diye kendi araştırmaya vakit bulamamıştı. Şimdi ise önündeki dosyalarla neler yapabileceğine bakacaktı. Elindeki belleği önündeki bilgisayara takıp kulaklık yardımıyla ilk görüşmeyi dinlemeye başladı.
''Odamdayım Nilüfer.''
''Biliyorum abi!''
''E, o zaman neden gelmek yerine aradığını sorabilir miyim?''
''Sence abiciğim? Kevser ablayla senin şükür ki eski karın kafa kafaya vermiş dedikodu kazanını harlıyorlar.''
''Bunu söylemek için mi aradın?''
''Hayır canım. Ben mutfaktayım. Kimseye görünmeden kafeye geçiyorum. Odana gelmeye kalksaydım Kevser ablanın menziline girmem kaçınılmazdı.''
''Anladım kardeşim. Kaç gündür boşladım zaten kafeyi. Git Lülü ben de yarın sabahtan iş başı yaparım artık.''
''Ya abi senin aklın kalmasın. Tatil yap işte sen de. Aslı ve Kadir kafeyi çeviriyorlar. Bir tek Salı akşamı doğum günü kutlamak için kafeyi kapattıran grupla ilgilenmeye gelsen yeter. Kadir çok öncesinden izin istemişti o gün için, Aslı da Salı günleri erken çıkıyor biliyorsun. İkimiz üstesinden geliriz diye umuyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)
Humor(Sana Anne Diyebilir miyim ve Bana Anne Diyebilirsin adlı romanlar tek çalışmada toplanmıştır.) DİKKAT! Bağımlılık yapabilir. Deneyimli/Deneyimsiz Anne Aranıyor. *25-30 Yaşları arasında bayan *Babamızın karısı olacak *Çok çocuk seve...