9. Bölüm

84.9K 4.8K 1.8K
                                    

Çok çok fazlaca ve bir sürü selam olsun!

Arkamdan demişler öldü, şimdi desinler Kraliçe geri döndü. :) :) 😂😇

İyi okumalar dilerim.

Çiçek ablalarının odasında kendini Tan'dan korumaya almıştı. En azından o böyle zannediyordu. Babası aşağıdayken Tan'ın buraya çıkamayacağını biliyordu. Bilemeyeceği şey ise aşığının babasının görüş alanından çıkacağıydı. İşte Tan'da Mert amcası babasıyla bahçeye çıkar çıkmaz bu şansını iyi değerlendirmiş ve soluğu ablaların odasında dolayısıyla Çiçek'in yanında almıştı.

Sevmediğin ot burnunun dibinde biter derler ya Çiçek bu atasözünü de Kevser teyzesinden duysaydı kesin bu durum için kullanırdı. Ama kızcağız gözlerini açar açmaz burnunun dibinde bitmiş Tan'ı görünce nefessiz kaldı. Aklı yavaş yavaş yerine gelirken önce hışımla Tan'ın avucunun içindeki elini geri çekti. Ardında sırtını duvara dayayıp ayaklarına güç vererek Tan'ı yere attı.

Sert bir düşüş sesi duymayı beklerken küçük bir inleme sesi çalınınca kulaklarına ne olduğunu anlamak için yatağın ucuna geldi.

''Allahcığım Allahcığım ağız tadıyla intikam aldırmıyorlar ya!'' diye söylenerek yatağa geri uzandı.

Gülce, Çiçek'in olası saldırılarından kardeşini korumak için yatağın önüne minder koymayı akıl edebilmişti de Tan sadece bacağını yere vurarak atlatmıştı bu intikam girişimini.

''Çiçeğim hani yine sen bilirsin ama öperek uyandırsan da kabulümdü.''

Tan minderin üstünden kalkıp yatağa Çiçek'in onu tekmeleyemeyeceği bir uzaklığa oturdu.

Çiçek küçük yumruklarıyla gözlerini ovaladıktan sonra Tan'ın yüzüne hayal kırıklığı ile baktı.

''Allahcığım şahit son ana kadar kâbus olabilir mi diye kendimi kandırmıştım ama yok! Ne işin vardı senin benim yanımda?''

''Nasıl ne işim vardı? Sen buradayken ben nerede olacaktım ki?''

''Mesela aşağıda! Allahcığım ya bir de gelmiş elimi tutmuş. Daha Semih benim elimi tutmadı.''

Tan, Çiçek'in bu hallerine alışık olduğundan ilk iki cümleyi umursamadı bile. Hatta eğer 'Semih' adı geçmeseydi üçüncü cümleyi de gülümseyerek dinleyip ona sinirlenince ne kadar güzel olduğunu söyleyebilirdi.

''Semih mi? Çiçeğim bak bunu gençliğine veriyorum. Bir daha ağzından 'TAN' dışında bir erkek ismi dökülürse o isimlerin sahip olduğu elleri kırarım.''

''Hı kırarsın tabi. Asıl ben senin kafanı kırarım Semih'e dokunursan.''

''Bak hala Semih diyor! Sen beni üzmek için mi kendine âşık ettin?''

''Ben seni kendime âşık etmedim ki o tamamen senin hüsniye kuruntun.''

''Hüsniye kız ismi değil mi?''

''Deyim o bir kere.''

''Oh iyi bari. Çiçeğim neden bana böyle davranıyorsun peki?''

''Tan'cığım daha kaç kere söyleyeceğim bilmiyorum ama ben yine de tekrarlayayım. Ne kadar bitaneciğim, aşkımcığım Hülya'cığımın oğlu da olsan sana karşı hissedebileceğim tek şey sempati.''

Tan derin bir nefes verip kabullendi Çiçek'in laflarını.

''Olsun Çiçeğim. Bence bu da bir şeydir. Hem ben inanıyorum tanısan sende seversin beni.''

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin