Günaydın! Gününüz aydın olsun inşallah.
Bu ailede en dert babasının vedasını okumadan bitmez bitemez bu hikaye. Bu tatlı bölümcük Mehmet Toprak'tan sizlere...
İyi okumalar dilerim.
Koşarak yanımıza gelen Can'ımla elimdeki deney tüpünün içine koyduğum temiz kulak çöpünden ayırdım bakışlarımı.
"Demin bakkalda bir abla gördüm Memo. Beni görünce gülümseyip başımı okşadı."
"Ayy masal biliyor muydu Canparem? Biliyorduysa eve çağırsaydın. Belki babamın da başını okşardı. Sonra prenses olup evlenirlerdi babamla. Anne derdik ona. Ayy ne güzel olurdu değil mi?"
Gözlerini yumup ellerini çenesinin altında birleştiren Çiçeğim'e baktım.
Masal sever bir çiçek olduğu yetmezmiş gibi birde anne sever olup çıkmıştı başımıza. Hayır IQ'um bile, olmayan bir anneyi nasıl sevebildiğini çözecek yeterlilikte değildi.
"Çiçeğim ben evimize davet ettim hatta gelirse ona şeker vereceğimi de söyledim ama bana şey dedi."
"Ne dedi ikizparem?"
"Ben senin bildiğin kızlardan değilim dedi. Ya da öyle birşeydi işte."
"Ay Memo sence ne demek istemiş bu anne kılıklı abla?"
Sadece 10 yaşındayım ama saçlarım beyazladı bu ikiznatörler yüzünden. Biri bitince diğeri başlıyor. Çoğu zaman ikisi aynı anda konuşuyor. Bir kereliğine çok değil Allah'ım sadece bir kereliğine mantıklı bir cümle kursalar Türkiye'de bilim mi yasaklanır, biliminsanları sınır dışı mı edilir, hem akıllı hem güzel hem de gözlüklü kızların soyu mu tükenir? Çok mu şey istedim? Sen de haklısın Allah'ım...
"Niye yukarı bakıyorsun öyle Memo'cuğum? Ben buradayım." kolumu çekiştiren Çiçeğim'e döndüm.
"Farkındayım Çiçeğim. Aksi mümkün bile değil."
Çiçeğim sanki çok güzel birşey söylemişim gibi yüzüme gülerek bakıyordu ama sen bana böyle bakarken ben seni terminatöre benzettiğim için pişmanlık duyarım.
"Allahcığım her eve benden nasip etsin Memo. Bensizlik çok zor olmalı."
Bu kız ne dediğinin farkında değil. Kardeş olmasak bir dakika çekmem nazını ama gözlerini büyütüp dünyanın en eşsiz çiçeği gibi bakmıyor mu bana. İşte tüm sinirim geçiyor. Büyüyünce akıllanır diyorlar. Tek umudum bu...
"Ee Memo desene bizim bildiğimiz kızlar kim ki?" diyerek ona karşı tüm iyi umutlarımı yerle bir eden Çiçeğim'e baktım.
"Evet ya! Memo, ben Lülü'yü biliyorum Cece ve Yuyu'yu biliyorum ama başka kız bilmiyorum. Babamdan mı bahsediyordu yoksa? Abla babamı nereden tanıyordu ki?"
"Ayy belki babamın kafesine gidip ben prensesim demiştir babama. Biriciğim babacığımda masal biliyorsan çiçeğimin annesi olur musun? demiştir bence. Ayy benim ne bir tanecik babacığım varmış böyle!!!"
Kafamı nereye vursam bilemedim. Tam koltuktan kendimi geri atıp başımı duvara vuracaktım ki zeka seviyemi geri dönülemez bir düşüşün kıyısından çevirdim. Kardeşte olsa değmez. Hem Allah korusun onlar gibi olurum filan. Kendimi cami avlusuna bırakıp kurtulma gibi bir şansım da yok ki kendimden.
"İkiz değil misiniz hepiniz aynısınız." dedim sinirle.
Açıklama gereği bile duymazdım ama yanlış bildikleriyle kalırlarsa 10 yıl sonra çok fena başımız yanardı Allah korusun! Evde çiçek besleyenleri kendine hayran sanan Çiçek ve bildiği kızlar kategorisine babamı da koyan Can'dan çok bir beklentim yok açıkçası. Ama insan umut etmeden yaşayamıyor işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)
Humor(Sana Anne Diyebilir miyim ve Bana Anne Diyebilirsin adlı romanlar tek çalışmada toplanmıştır.) DİKKAT! Bağımlılık yapabilir. Deneyimli/Deneyimsiz Anne Aranıyor. *25-30 Yaşları arasında bayan *Babamızın karısı olacak *Çok çocuk seve...