İşte geldik buradayız!
''Aşk neydi? Sevgi neydi?'' sorularına henüz bir cevap bulamamış Çiçeğim'izle, kaçan kovalanır taktiğini keşfeden Tan'ımızla, hakkında hiçbir şey bilmediğimiz Hanımefendi'mizle ve yalnızlıktan kendine sarmış Mert'imizle tekrar karşınızdayız.
Bu bölüm gölgesi bile yeten babalarımıza gelsin.
Multimedya da Mert ve Çiçek'in sarmaş dolaş halleri, bir de benim Mert'e ithaf ettiğim parça eklidir (Şarkının Akon-lonely versiyonunu da dinlemenizi tavsiye ederim).
Yorum ve oylarıyla destek olan herkese teşekkür ederim. Seviliyorsunuz...
İyi okumalar! :) :) :)
Kevser'in en formunda olduğu dakikalarda Ali, Ada ve onların zoruyla Arda izin isteyip kalktılar.
Ali, Toprak Ailesi'nin evinden çıktığı gibi arabaya binmeden telefonunu eline alıp rehberden bulduğu numarayı aradı.
''Buyurun başkomiserim,'' diyen sese itiraz kabul etmeyen bir tonda cevap verdi. ''Cevo, sana bir numara atacağım. Dinlemeye al. Yalnız emniyette bir kişinin bile bundan haberi olursa, seninle birinci geleneksel sorgu odası gezisine çıkarız.''
''Ama...''
''Ama kalmadı lan. Emredersiniz başkomiserim diyeceksin.''
Çaresiz bir nefes veren Cevat ''Emredersiniz başkomiserim,'' deyip telefonu kapattı.
Ali'nin attığı numarayı sisteme girince karşısına çıkan isimle elleri titredi Cevat'ın. Telefona sarıldığı gibi Ali'yi geri aradı.
''Cevo, ben sana ne dedim lan?'' telefondan açılır açılmaz gelen kükremeyle aradığına pişman olmuştu bile Cevat.
''Karı gibi mızmızlanmaya aradıysan gir sorgu odasına beni bekle.''
''Şey, yok başkomiserim. Ben haber vermek için aramıştım.''
''Verdiysen kapatıyorum Cevo. Yarın sabah rapor istiyorum.''
Yüzüne kapatılan telefonla yutkunan Cevat, emir demiri keser hesabı hiç oyalanmadan verilen numarayı dinlemeye aldı. İçinden başının yanmaması için bin bir dua ettikten sonra tabi.
***
Gurur ve Gülce evden ayrılan Arda'nın arkasından karalar bağlayıp odalarına çekilirken Vatan da sorması gereken bir hesap olduğunu düşünüp kızların peşi sıra yukarı çıktı. Kızların arkasından kapıyı çalma nezaketinde bile bulunmadan odaya daldı genç adam. Bu esnada Gülce, yatağına uzanmış bu günü düşünürken Gurur da terlediği için üstündeki tişörtü değiştirmek üzereydi.
Kapı açılıp içeri Vatan girdiğinde, Gülce sanki daldığı düşlerde basılmış gibi yerinden sıçradı. Gurur ise üstünde sadece sütyeni ile Vatan'ın önünde dona kaldı.
''Siz, oha! Sen... Nasıl? Ne hakla?''
Vatan saçmaladığının farkına varınca gözlerini kapatıp hızla arkasını döndü.
''Aaaaa! Kapısız yerden mi geldin odun! İnsan kapıyı çalar. Nezaketsiz tahta!''
''Ya tamam uzatma kızım. Boş bulundum. Hem sanki denizde bikiniyle hiç görmedim seni.''
Gözlerini açmadan yüzünü kızlara dönüp devam etti. ''Üstelik bunu da hiç anlamıyorum. Yeri gelince bikinili fotoğraflarınızı bile orada burada paylaşırsınız ama biri sizi iç çamaşırıyla görse hemen çığlık atarsınız. Vallahi değişiksiniz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)
Humor(Sana Anne Diyebilir miyim ve Bana Anne Diyebilirsin adlı romanlar tek çalışmada toplanmıştır.) DİKKAT! Bağımlılık yapabilir. Deneyimli/Deneyimsiz Anne Aranıyor. *25-30 Yaşları arasında bayan *Babamızın karısı olacak *Çok çocuk seve...