34. Bölüm

42.7K 2.9K 1K
                                    

Selamlar!
Nerede kalmıştık hatırlıyorsunuz değil mi?

Aynen aynen işte orası.
Ee, haydi iyi okumalar dilerim.

Kısa süren araba yolculuğundan sonra Türkan Şanlı'nın evine varılmış ve büyük yemek masasında ''Ben pahalıyım!'' diye bağıran yemek takımları eşliğinde bir yemeğe başlanmıştı.

Türkan başta olmak üzere Vatan ve Gurur sağ yanında, Kaya ve Gülce de sol yanında oturuyorlardı.

Ortada dönen sohbete ne kadar eşlik etmek istese de Gülce'nin aklı Kaya ile uyuduğu gerçeğinde sıkışıp kalmıştı. Heyecan, sevinç, merak duygularıyla sarıp sarmalanmıştı genç kız. O yatağa nasıl girdiğinden çok Kaya'nın yatakta ne aradığını merak ediyordu. Yanında hissettiği hareketle uyandığında Kaya'yı görmüş ve büyük bir şok yaşamıştı ama asıl şok genç adamın kızarık gözlerini gördüğünde gerçekleşmişti. Onun odasından kovulduğu aklının bir ucunda içini kemiren bir olgu olarak dursa da Gülce hiçbir durumun hissettiği duyguları gölgelemesine izin vermiyordu. Tüm başların ona dönmesiyle yerinde dikleşip ne olduğunu anlamaya çalıştı.

''Oh şükür aramıza döndü. İkiz iyi misin, deminden beri sana sesleniyoruz.''

Mahcup bir tavırla dudağını dişleyip başını öne eğdi Gülce. Kaya'nın her bir noktasının gerildiğini bilseydi yüzüne bu ifadeyi takınmazdı belki de çünkü ne kadar öpülesi göründüğünün farkında değildi.

''Özür dilerim. Ne konuşuyordunuz?'' diye sorunca Türkan'dan onu utandıran bir cevap aldı.

''Ah ne konuşacağız tatlım, tabi ki de senin muhteşem yeteneğin üzerine konuşuyorduk ve tabi Gurur'un hakkını yiyemem, fikrin ondan çıktığını söyledi.''

''Evet, Gurur olmasaydı aklıma bile gelmezdi böyle bir şey yapmak,'' derken ilk kez mütevazı davranmıyordu Gülce. İkizi tuvale yapıştırma poster çevresine sprey boya yapma fikrini ortaya atınca Gülce sadece bir saatte tabloyu hazır etmişti. Salı günü annelerinin evine geçmeden yol üstündeki bir postaneden de tabloyu yerine kargolamışlardı.

''Hassas bir ruhun olduğunu biliyordum,'' diye sadece Gurur'un duyabileceği bir tonda fısıldarken Vatan'ın niyeti, genç kızın da sanatçı ruhlu olduğunu söylemekti ama Gurur bu hassasiyeti tabi ki de çabuk kırılabilmesine, göründüğü kadar sert olmamasına yordu. Sevgilisine cevap vermezken genç adamın, bacağının üstündeki eline doğru yaptığı hamleyi boş su bardağına uzanarak bertaraf etti.

''Açıkçası ikiniz de çok harika kızlarsınız. Babanız iyi bir iş çıkarmış, Mert'e sevgilerimi iletin.''

Türkan'ın bu cümlesinde saklı olan Hülya'ya taşı herkes anlamıştı. Vatan susmak zorunda olduğu için kızlar da ne kadar Hülya anneleri olsa da, onları büyüten kişi babaları olduğu için seslerini çıkarmadılar.

''Tabi zaten onunda size selamı vardı,'' diyen Gülce'ye gözleri parlayarak baktı Türkan. Hem oldukça yakışıklı bir adam olduğu için hem de Hülya'yı deli etme fırsatından dolayı Mert ile hep ilgilenmişti ama sadece Gurur, Vatan ile aynı okula gittiği için yılsonlarında rast gelebildiği adamdan herhangi bir ışık alamaması yıllardır yerinde saymasına neden oluyordu.

''Bir ara hep beraber bir şeyler yapmalıyız. Mert'i arayıp fikrimi en kısa zamanda söyleyeceğim. Kutlu sizlerle pikniğe gittiğinden bahsetmişti birkaç kez. Açıkçası hiç pikniğe gitmemiş biri olarak nasıl olacağını merak ediyorum.''

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin