43. Bölüm

39.5K 3K 912
                                    

Selam olsun genci, olgunu, sarışını, dolgunu, kaknemi, esmeri, seveceni, güzeli... Ben geldim ben!

Gelin sarılın canımcığınıza.

Size abi kardeş sahnesi yazdım. Allah başımızdan bizi koruyup kollayan, yeri geldiğinde sarıp sarmalayan o güzel şahsiyetleri eksik etmesin inşallah. AMİN!

Diğer bölüm bol sulu, biraz küfürlü, eh biraz da aşklı geçecek.

Seviyor ve sevildiğime inanıyorum.

Pek canımcık Dido emojisi. Yerim emojisi. Oh! emojisi.

Bu bölüm SADM'ı SADM kılan siz biriciğim, hayatımcığım, tatlımcığım canımcıklarıma gelsin.

Hadi iyi okumalar!!!

Nilüfer, odasına girince kendini yatağına attı ama arkasından odaya giren ağabeyiyle yatakta doğrulması bir oldu.

''Abi hiç konuşacak halde değilim,'' dedi bıkkınlıkla. Canı oldukça sıkkındı ve bugün olanlar anlatmak istemeyeceği şeylerdi. Mert yatağa kardeşinin yanına oturdu. Nilüfer'in sargılı başparmağına bir bakış atıp yüzünü buruşturdu.

''Ben bu aralar seni ihmal ettim, farkındayım. Özür dilerim küçük sevgilim. Ne oldu anlat bana.''

Nilüfer'in ''Bir şey yok abi, sadece biraz yorgunum,'' demesi Mert'i ikna edecek oyunculukta değildi.

''Yüzünden düşen bin parça, onu da geçtim parmağın... Of! Nilüfer bir kere de ikiletmeden anlat işte.''

Genç kadın gözlerini yumup derin bir nefes aldı. ''Abi bana sarılır mısın?'' sorusuna cevap olarak saniyeler içinde kendini ağabeyinin kollarında buldu. Başını ağabeyinin omzuna yaslayıp kapalı gözleriyle bir süre hissettiği desteğin tadını çıkardı. İkinci babasıydı bu adam onun ve bir anlamda babasına sarılıyordu genç kadın. Ağabeyinin omzunu öpüp başını kaldırdı. Mert'in ellerini yüzüne götürüp silmesiyle de ağladığını fark etti genç kadın. Yanındaki ağabeyi değil de başka birisi olsa bu kadar zayıf göründüğü için kendini tekmeleyebilirdi belki de.

''Ağrıdan değil bu yaşlar, anlat Nilüfer çiçeğim.''

Nilüfer duyduğu cümle ile kıkırdamadan edemedi.

''Aman abi, Çiçek duymasın.''

Mert arkasındaki duvara bir bakış atıp sırtı duvara yaslanacak şekilde yatakta kaydı. Kollarını açıp Nilüfer'in de göğsüne sığınmasına izin verdi.

''Bu dediğim tamamen aramızda kalacak anlaşıldı mı Lülü?'' kardeşinin burnunu sıkınca karşılık olarak aldığı gülümseme onun da gülümsemesine neden oldu.

''Çiçek, göz bebeğim ama sen de benim ilk göz ağrımsın. Sana hiç anlatmadım bunu bence vakti geldi.''

Mert, çok ciddi bir şey anlatacağı izlenimini verip konuşmaya başladı. ''Barış ile bir büyüdük biliyorsun. Biz 5 yaşlarındayken Serpil teyze Savaş'a hamile kalmıştı. O zaman ikimizinde kardeşi yok tabii soranlara 'Kardeşiz,' deyip duruyoruz. Sonra Savaş doğdu. Hayal meyal hatırlıyorum annemle hastaneye gittiğimizi, hayırlı olsuna. Barış hastane odasındaki sandalyeye oturmuş öyle boş boş etrafa bakıyordu. Gittim yanına, beni görünce gülümsedi. Sonra kalkıp sarıldı. Lülü belki de olay tam böyle gerçekleşmedi ama Barış'ın dediği cümleyi dün gibi hatırlıyorum. 'Mert sen hâlâ benim en sevdiğim kardeşimsin,' demişti.''

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin