23. Bölüm

48.7K 3.2K 1.1K
                                    

Merhabalar,

Bekletmeden geldik çok şükür.
Gününüz esen, akşamınız şen ola!

İyi okumalar dilerim.

''Başkomiserim benim ne işim var meyhanede?''

Ali dakikada bir konuşan Cevat'a hiddetle döndü. ''Lan, seni girdiğin yere sokmuyorsam anana olan saygımdan.''

Cevat bu cümle ile gıkını çıkaramazken genç adam konuşmaya devam etti. ''Alt tarafı biraz yanımda duracaksın. Sonra nereye si... İşte gitmek istersen git.''

Nilüfer, ertesi güne kadar başka bir telefon görüşmesi yapmazken bu akşamüstü Ali tam emniyetten çıkacakken gelmişti genç kadının haberi. Bu akşam Kağan başkomiser ile meyhanede buluşacaktı. Mekân hep gittikleri yer olduğundan orada bulunması hiç de garip olmazdı ama tek gitmek de şüphe uyandırabileceğinden yanında Cevat'ı da sürüklemişti.

Meyhaneye girdiklerinde Kağan'ı orta masalardan birinde otururken buldular.

Ali, Kağan ile göz göze gelince, güya oturacağı masadan uzaklaşıp Kağan'a doğru yürümeye başladı.

''Hayırdır şef, sen buraya uğrar mıydın?''

Kağan tebessüm etti ekip arkadaşının bu sözüne.

''Nerede olduğumu senden iyi bilen var mı?''

''Yok tabii. E, bitti mi görev?'' deyip yanındaki adama döndü. ''Dikilme de otur Cevo.''

''Yok, bir gecelik kaçtım sadece. Sende hoş geldin Cevo.''

''Hoş bulduk başkomiserim.''

Cevat, Ali'nin yanına oturup Kağan ile Ali'nin muhabbetine olabildiğince az katılırken Kağan'ın bakışları arkadaki bir noktaya dalınca ister istemez arkasını dönmüş bulundu.
Nilüfer hafif göğüs dekolteli beyaz, askılı bir tişört giymiş altına da siyah kot pantolon geçirmişti. Cevat'ın Nilüfer'i süzdüğünü görünce adamın kafasına vurup önüne dönmesini sağlarken Nilüfer'in açık bıraktığı uzun siyah saçlarında takılı kalmıştı Ali'nin de gözleri.

Gördüğü simalarla şaşıran genç kadın bu gece yalnız kalamayacaklarını bilmenin huzursuzluğuyla doluyken Ali telefon dinlemenin ne kadar hayırlı işlere vesile olabileceğini düşünüyordu.

Nilüfer geldikten sonra şen şakrak bir hale bürünen Cevat'ın silah zoruyla mekânı terk etmek zorunda kaldığını kimse fark etmemişti.  Masanın altından genç adamın böbreğine doğru bastırdığı silahı patlatmamak için kendini zor tutmuştu Ali. Allah'tan Cevat canını sokakta bulmamıştı da bir bahaneyle terk etmişti mekânı.

***

Kağan tabağını masanın ortasına doğru itip, önüne birinde su diğerinde rakı olan bardakları aldı. Soldaki su bardağını işaret ederek konuşmaya başladı.

''Bak Nilü su ne kadar berrak, temiz...'' bir yudum aldı ve devam etti. ''Ferahlatıcı.''

Sağdaki rakı bardağını eline alıp hafif salladı ve büyük bir yudum aldı.
''Bu da berrak, sudan farksız güya ama içince yakıyor be arkadaş!''

Bardağı sertçe masaya çarptı ve içinden geçenleri söyledi. ''Ben suyu seviyorum, su da beni seviyor ama rakının da kokusu burnumdan gitmiyor. Of, hele tadı yok mu? Müptelası oldum lan!''

Kağan rakı bardağının içine biraz su döküp beyaza çalan rakıyı kafasına dikti. Elinin tersiyle dudaklarından taşan damlaları silip konuşmaya devam etti. ''Su da güzel Allah var hem de çok güzel ama rakı çıkınca ortaya gözüm suyu görmüyor ki. Bak, su çok güzel gülüyor bence. Böyle yanaklarında ki gamzeleri göstere göstere... Sonra rakının gülüşü aklıma geliyor ki gamzesi bile yok ama o gülüşe ölüyorum lan! Kimse görmesin istiyorum o gülüşü... Mesela su çok güzel yemek yapar. Öyle böyle değil parmaklarını yersin. Ama rakı da güzel yemek yapıyor! Bir sofra kurar sanırsın padişah sofrası... Sonra su çok konuşur, bazen dinler bazen dinlermiş gibi yaparsın. Ama rakının yanında da sen susmazsın. Böyle ikisi de mesaj atar, bazen ikisi aynı anda mesaj atar. Sunun mesajını bile unutturabilir rakının 'Nasılsın?' yazması... Sunun elini bile tutmamışsındır. Garip bir çekingenlik işte. Eline erkek eli değmemiş bilirsin de ha! Rakı ise tam bir muammadır. İlk erkeği değilsin belki de ya da ilk sevdiği ama öyle bir sever ki seni sanki ilk kez seviliyormuş gibi hissedersin. Çekingenliğinin ağzına etmiştir rakı. Elin, gözün, tenin... Dudaklarının bile değmediği yer kalmamıştır belki de. Sıkıntı mı? Hayır! Ama haksızlık. Dinime imanıma haksızlık... Su içip uyumak varken rakı içip yanmak niye? Ve neden su varken rakıya koşmak? Yanlış olduğunu, yasak olduğunu bile bile... Düşünüyorum düşünüyorum da çıkamıyorum işin içinden. Ya arkadaş ben böyle işin ta a...''

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin