41. Bölüm

46.5K 3K 833
                                    


Selam olsun dünyanın en canımcık okurlarına!!!

Beni özlediniz mi? Eh tabi çooooook uzun zaman oldu.

En candan dileklerimle iyi okumalar...

''Hayırlı işler Yağız abi,'' deyip taksiden indi Gülce. Mahalleden de komşuları olan taksicinin hâlâ beklediğini görünce ''Ne oldu abi?'' diye sordu.

''Gülce, işin uzun sürmeyecekse bekleyeyim abiciğim.''

''Yok, Yağız abi. Seni işinden alı koymayayım hem belki hemen gelmem, Vatan'ın annesi beni çok seviyor bırakmaz erkenden,'' dedi. Kendince kötü bir yalancıydı Gülce ama bu sefer Yağız'ı ikna edebilmişti.

''Öyle olsun, babana selam söyle,'' deyip taksiyi çalıştırdı ve Gülce'nin rahatlayan bakışları arasında gözden kayboldu.

''Ay, bir an hiç gitmeyecek sandım. Allah'ım sen günah yazma, biliyorum yalan söylemek çok günah ama ne yapayım?''

''Bu sefer de kendi kendine mi konuşuyorsun?''

Duyduğu sesle yerinden sıçradı.

''Sen...'' deyip gördüğü tanıdık yüze gözlerini kısarak baktı.

''Emre de derler. Sen de Gülce'ydin sanırım, memnum oldum,'' Gülce kendine uzatılan ele bakıp ellerini göğsünde kavuşturdu.

''Birde güzel kızlar kibar olur sanırdım, sen oldukça kabasın Gülceciğim.''

''Daha da kabalaşmadan gitsem iyi olacak,'' deyip öne doğru bir hamle yapınca, genç adam Gülce'nin kolundan tuttu.

''Hey, gidiyor musun?''

Genç kız kolunu kurtarınca ''Evet,'' dedi ve Emre'nin yanından geçip Kaya'nın kapısına kadar geldi. Emre'nin de yanına gelip onu incelediğini görünce derin bir nefes vererek yanındaki adama döndü. ''Bak, aklından her ne geçiyorsa unut tamam mı? Asla ama asla olmaz...''

''Ne olmazmış?'' sorusuyla ikili kapıyı açmış onlara bakan Kaya'ya döndüler. Gülce'ye bırakmadan Emre yanıtladı soruyu. ''Gülce'ye peşimi bırakmasını söylüyordum ama o dünden beri beni aklından çıkartamadığında ısrarcı. Sen ne diyorsun dostum, sence bir şans vermeye değer mi?''

''Allah'ım yalan söyledim diye geliyor bunlar başıma biliyorum, müstahak,'' kendi kendine söylenip Kaya'ya döndü genç kız. ''Buyur bu telefonun. İyi günler,'' dileyip yürümeye başladı. Emre faktörü her şeyi mahvetmişti. Buraya gelirken en azından Kaya ile birkaç dakikalığına da olsa yalnız kalmayı ummuştu. Baktıkça bakası geldiği o lacivert gözlerle bile selamlaşamamıştı.

''Gül!'' ona seslenen Kaya ile durup arkasını döndü. Emre'ye bir bakış attığında onun bir eli dizinde diğer eliyle karnını tuttuğunu gördü, sanki küfür de ediyor gibiydi. Gülce, Emre'nin yüzünün almış olduğu tatsız ifadeden bir şeylerin yolunda olmadığını anlamıştı. Bunu es geçip önünde duran adama hasretle baktı. Gözleri Kaya'nın gözlerini bulduğunda iç çekmeden edemedi.

''Nereye gidiyorsun?'' sorusuyla bakışlarını ellerine indirdi.

''Telefonunu getirdim, işim bitti,'' dedi. Genç adam Gülce'nin elini tutunca, Gülce bir elini tutan ele baktı ardından kocaman olmuş gözleriyle onun elini tutan Kaya'ya baktı. ''Yanıyorum!'' diye bağırmasını engelleyen o şeyin ne olduğunu merak etmiyor da değildi.

''Ama benim seninle işim bitmedi,'' diyen adama söyleyecek hiçbir şeyi yoktu. Sadece çığlık atıp olduğu yerde tepinmek istiyordu. Âşıktı ve âşık olduğu adam elini tutuyordu. 'Sevene günah olmaz, yani inşallah,' diye içinden geçirirken Kaya ile evin kapısına doğru yürümeye başlamışlardı.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin