Döndüğümden beri günler haftalar ve aylar geçmişti. Yağız hariç her şey yolunda gidiyordu. Annem babam ben ve Doruk birlikte yaşıyorduk kocaman kalabalık evimiz bir bir boşalmıştı abimler ablamlar ne kadar sık gelip gelselerde eskisi gibi olmuyordu işte...
Düşününce, keşke hiç zaman geçmeseydi diyorum. Poyraz abim yine her sabah saat beşte beni kontrol etse, Rüzgar abim yine bensiz uyuyamazsa, Berk abim sürekli benle uğraşsa, ablamla yine kız gecesi yapsak sonra kalkıp Yağız'la ilgili düşüncelerimi abimler ispiklese... Geçmişe takılı kalmak belki kötüydü ama ben geçmişe gidip bu anların keyfini dahada çıkarmak istiyordum hatta hiç karışmamış olmayı istiyordum.. Annemle babam nasıl onların bebekliklerini anlatıyorlarsa benimkimide anlatsınlar istiyordum...
Bakmayın böyle duygusala bağlandığıma onlar hâlâ yanımdaydı, biliyorum."Deniz, Deniz sana sesleniyorum heeyy!" diyen Yağız ile daldığım düşüncelerden kurtuldum. Yağız beni affetsin diye onların şirketinde işe başlamıştım ama kendisi hâlâ affetmemişti ama en azından eskisi gibi duygusuz bakmıyordu... Bugün ise Yağız işe gelmemiş birkaç belge imzalasın diyede ben onun evine gelmiştim.
"Efendim?" dememle gözleriyle telefonumu işaret etti.
"Mesaj geldi bak belki Koray'dandır." demesiyle ters ters ona baktım hâlâ o kıskançlığı duruyordu ve de artmıştı. Şirkette sırf Koray'la gülüp anlaştık diye beni sertçe odasına çağırmış şirkette tartışmıştık.. Koray şirkette asistan gibi bir şeydi sorun şu ki Yağız onun bana ilgisi olduğunu düşünüyordu.
Telefonu alıp gelen mesaja baktım.
Cemre: Adin'cim merhaba Yağız Bey'e gitmişsin diye duydum. Adresi bana atar mısın tatlım?
Okuduğum mesajla patlamaya hazır bi bombaya dönüşmüştüm. Zaten gergindim üzgündüm bu mesajda beni darmaduman etmeye yetmişti.
Ben: Yağız Bey size atar.
Cemre: Onu rahatsız etmek istemedim sen oradaysan konum atabilirsin.
Ben: Kişisel alan özel mülkiyet diye bir şey var farkındaysanız ve benim size başka birinin ev adresini atmam doğru değil lütfen ısrarcı olmayın.
Cemre: Sen hâlâ orada mısın?
Ben: Evet bı sıkıntı mı var?
Cemre: Hayır gittin gelmedin alt tarafı belge imzalanacak.
Ben: Sizene.
"Maşallah artık Koray'cın ne diyorsa telefon elinden düşmedi bide hızlı hızlı yazıyorsun aman bekletme çocuğu." demesiyle başımı kaldırıp ona baktım.
Aptal!
"Al sana Koray! Koray Koray diye diye başımın etini yedin ben sana Cemre diyor muyum? Kalk git ev adresini ona at!" diye telefonu ona cevirdim. Kaşlarını çatıp mesajları okuyup bitirdikten sonra gözleri tekrardan gözlerimi bulmuştu.
"S*ktir et umrumda değil." demesiyle sinirle yerimden kalktım.
"Koray çok mu umrumda benim? Ya benimde umrumda değil o zaman sen niye fırsat buldukça laf ediyorsun?"
"O it oğlu i-" konuşamadan telefonu çalmıştı. Bende eğilip onunla birlikte arayan kişiye baktım.
Cemre Dağdelen
"Hah, al sana al bak bu kız psikopat şimdi kafayı yiyordur aç aç konuş merak etmesin seni." dememle telefonu sessize alıp masaya fırlatırcasına benim telefonumun yanına atmıştı.
Bu seferde benim telefonum çalmıştı Cemre'ydi, tam telefonumu alacakken Yağız benden önce davranıp meşgule atmıştı.
"Aaa Yağız insan hiç yeni talibini meraklandırır mı yapma şöyle şeyler." deyip telefonumu masadan aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seçenek
General FictionGerçek aile. Hayatın kendisi mi oyundu ya da biz insanlar mı oyun oynuyorduk? Sanki bir oyunun içine mahkum edilmiştim ve tek bir seçenek vardı istesemde istemesemde o seçeneği seçmek zorundaydım çünkü başka bir yolu yoktu. Bizler geleceğimiz için p...