Uyanıp hazırlandıktan sonra aşağıya salona indim. Ablam ve Merve abladan başka kimse yoktu. Sakın adımlarla gidip ablamın yanına oturmamla saçlarıma öpücük kondurup konuştu.
"Günaydın uyuyan prensesim."
"Günaydın sizede, kahvaltı yaptınız mı?"
"Hayır aşkım seni bekledik sende geldiğine göre masaya geçebiliriz." demesiyle kalkıp masaya geçmiştik. Hem kahvaltı yapıyor hemde olanları Merve abla ve ablama anlatıyordum.
Bol hakaretler eşliğinde kahvaltıyı bitirmiştik ama hâlâ ablamın sınırı geçmemişti.
"O görecek gününü yaa senin kolunu sokmak ne nasılda morarmış." deyip koluma öpücük kondurmuştu.
Merve abla "Sakin ol Nehir müsait bı zamanda Poyraz ile konuşursun bari evde belli etme." demişti haklıydı çünkü babamın duymasını istemiyordum.
Ablam hiç takmayarak bana "Yağız ile konuştun mu?" demişti.
"Birkaç gün önce konuştum dün Işık telefonu verdi konuş dedi ama konuşmadım içimden gelmiyor." dememle Merve abla buruk bir şekilde gülümseyip elimi tutmuştu.
"Bak fıstık abin bir şeyleri gizlediğin için sana kırılmış Yağız'ın da sinir hastası olması karakola düşmesi vs abimi daha çok sinirlendirmiş ve senin için korkmuş bu normal bir şey. Ama sana o şekilde davranması çok yanlış buna hepimizi hemfikiriz bence abin ile konuş bırak kendini sana açıklasın onuda anla ve dinle. Yağız konusuna gelecek olursak haklısın ama onunlada konuşman lazım okula gider gitmez ilk işin onunla konuşmak olsun." demesiyle başımı sallamıştım.
"Merve abla haklısın ama içimden hiç bir şey yapmak gelmiyor ki kimseyle de konuşmak istemiyorum."
"Haklısın ne diyeyim..."
Ablam "Şimdi sınıfın değişti mi?"
"Evet Poyraz abim değiştirmiş ama ben Rüzgar abimle konuştum 'ben halledecem yine her zamanki sınıfına git' dedi.'' dedim.
"Anladım." diyen ablam ile hepbirlikte masadan kalktık. Onlarla birlikte iki saat daha sohbet etmiş daha sonra ikiside evden çıkıp gitmişlerdi. Tabi banada ısrar etmişlerdi ama çıkmak hiç içimden gelmiyordu. Odama geçip yatağıma uzanarak gözlerimi kapadım.
&
"Küçüğüm." ve eş zamanlı saçlarımda gezinen ellerle gözlerimi açtım.
"Aşk Rüzgar'ım?" dememle abim gülüp alnıma öpücük kondurmuştu.
"Hadi abicim kalk artık birazdan babamlar gelir yemeğe oturacaz. Sende şu Can ile konuş çocuk sabah akşam demeden beni arıyor."
"Tamam tamam ver bana ses atim ona." dememle telefonu bana uzatmıştı. WhatsApp'a girip Can'a iyi olduğuma dair mesaj attıktan sonra telefonu kapayıp abime verdim.
"Ne zaman eşyalarını getireyim?"
"Yemekten sonra alırım zaten yarın okul var her şekilde lazım olacak."
"Aynen öyle anlaşılan okula gideceksin."
"Evet iyi gelir diye düşünüyorum."
"Umarım iyi gelir ama Poyraz seni okula bırakıp alacakmış."
"İstemiyorum abi!"
"Deniz-"
"Abi hayır dedim gerçekten onun yüzünü dahi görmek istemiyorum."
"Bak tamam haklısın ama pişman biz konuştuk onunla."
"Ne konuştuk abi yaa Can sana haber vermemiş olsaydı sen gelmeseydin Allah bilir bana ne yapacaktı."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seçenek
Ficțiune generalăGerçek aile. Hayatın kendisi mi oyundu ya da biz insanlar mı oyun oynuyorduk? Sanki bir oyunun içine mahkum edilmiştim ve tek bir seçenek vardı istesemde istemesemde o seçeneği seçmek zorundaydım çünkü başka bir yolu yoktu. Bizler geleceğimiz için p...