2.6

1.3K 67 21
                                    

Name Hisalar'dan

"Öyle yani Ufukçuğum. Böyle gelişti her şey."dedim ve yeni bir jelibon attım ağzıma.

Ufuk'u özlediğimden dolayı evime çağırmıştım, beraber yemek yaptıktan sonra yemek ısınana kadar bir şeyler atıştırmak istemiştik ve balkona çıkmıştık. Ufuk görüşmediğimiz zamanlarda ne yaptığımı sorduğunda her şeyi tek tek anlatmıştım.

"İnanamıyorum abla ya. Bu kadar bekledin mi bana anlatmak için? İnsan bir 'Ufuk diye bir kardeşim var konuşayım onla, anlatayım derdimi de mutluluğumu da' der. Yazıklar olsun."diyip sırtını döndü bana Ufuk. Elimi omuzna koyarak kendime döndürmeye çalıştım. Normalde biraz uğraşsam kendime döndürürdüm ama bu halleri hoşuma gittiği için trip atmasına izin veriyordum.

"Ya ablacığım haklısın, özür dilerim. Vallaha her şey bir anda gelişti, yoksa ben anlatmaz mıyım sana ilk günden?"dediğimde yandan bana bir bakış attı. Sonra ise burun kıvırıp önüne döndü. Elini arkaya doğru uzattı, avuç içi yukarıya bakıyordu.

"Bir jelibon ver affederim."dediğinde avucunu birkaç tane jelibon doldurdum hemen. "Jelibonlar kurban olsun sana ablacığım."dediğimde gülerek bana döndü ve avucundaki jelibonları yemeye başladı.

Jelibon ikimizin de kırmızı noktasıydı. Jelibon aşığı insanlardık biz. Bu yüzden her kavga edişimizin ardından birbirimize jelibon alırdık, bu özür diliyorum demekti bizim açımızdan.

Gelen araba sesiyle bakışlarım balkonun korkuluklarından aşağıya doğru kaydı. Ufuk ise hiç istifini bile bozmadan jelibonları yiyiyordu.

Gördüğüm araba tabiki de Tanlar'ın arabasıydı. Arabadan indiklerinde ilk beni fark eden Avni'ydi.

"Voğğ Kraliçe. Biz geldik."dediğinde gülümseyerek el salladım.

Bugün Tanlar'ı yemeğe çağırmıştım ama bir sorun vardı ki onlar Ufuk'un burada olduğunu bilmiyorlardı. Tabiki de bunu bilerek yapmıştım. Onların kaynaşmalarını istiyordum, nasıl olucaktı bilmiyordum ama olacaktı işte.

Apartmana giriş yaptıklarında Ufuk bana sorgularcasına baktı. Ona döndüğümde tek kaşını havaya kaldırdı ve ağzındaki jelibonunu uzatarak böldü.

"Fight mı istiyorsun, come on."dediğinde güldüm. Benim gülmemle o da güldü. "Keşke bana söyleseydin abla ya. Birkaç şey hazırlardım."dediğinde "Ne hazırlayacaktın be çocuk?"dedim. Eliyle önünü silkeledi ve "Bir takım elbise giyerdim," ayağa kalktı hızla "Bana takım elbise çok yakışıyor, bir görsen. Dur doğru gördün. Çok jilet bir insan oluyorum. Cıks oluyor."dedi övüne övüne.

Göz devirdim ve omuzuna birkaç kere vurdum. "Evet aslanım aynen ondan."dedim ve çalan kapıya doğru ilerledim.

Ufuk kesinlikle yaşına göre olgun bir çocuktu. Aynı zamanda cüssesi de yaşına göre büyüktü, görenler beni 18 Ufuk'u 23 yaşında zannediyorlardı.

Neyse bu çok mükemmel olduğumdan kaynaklı bence. Olduğumuzdan, olduğumuzdan. Ufuk da mükemmel.

Kapıyı açtığımda Cafer direkt üstüme atladı. "Ya özledim kız zilli seni."dediğinde sırtına vurdum. "Daha dün görüşmüş olsak da bende seni özledim Cafer."dediğimde benden ayrıldı. Diğerleriyle de selamlaştıktan sonra salona geçmiştik. Onlar otururken ben ayaktaydım çünkü Ufuk'u çağıracaktım.

"Otursana sevgilim."dedi Tan yanını göstererek. Kafamı sağa sola salladım ona karşı. "Bir misafirimiz var."dedim neşeyle. Hepsi meraklanmaya başlarken koridordan adım sesleriyle paket sesi gelmeye başlayınca Ufuk'un jelibon paketiyle geldiğini anladım.

Giriş Var Çıkış Yok | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin