2.8

717 29 42
                                    

Bölüm Şarkısı: Son Feci Bisikletçi - Elektrot

🦋🥊

Uyandığımda ilk başta uyku sersemi avuşturdum gözlerimi. Gelen kıkırtı sesiyle kaşlarım anında çatılırken hızla yanımdaki kişiye doğru atladım. Ellerimle boğazını sıkarken ayaklarımla ayaklarını kilite aldım.

"Benim."diyen boğuk sesi duymamla kim olduğunu anlayarak çektim ellerimi boğazından.

"Sevgilim?"dediğimde Tan dikleşip boğazını tutarak öksürmeye başladı. Ben ise şaşkınca bakıyordum ona.

"Ne işin var senin burada?"dediğimde öksürmeyi bırakmıştı. Biraz bana doğru yanaşıp "Hani sevgilim biz eve geldik, sonra vakit geçirdik. Akşam olunca burada kalmanı söyledim, sen kabul ettin. Seni sinir ettiğimden akşam yanında yatmak isteyince sen beni kovdun ya."dediğinde başımı salladım, böyle olmuştu.

Sırıtmaya başladığında kaşlarımı çattım ilk. Sonra ne yaptığını anlayıp omzuna vurmaya başladım. "Pislik adam. Akşam ben uyurken gizlice yatağa mı girdin?"dediğimde gülerek geri kaçıyor, yumruklarımdan kurtulmaya çalışıyordu.

"Ama sevgilim, ben fit bir insanım. Belimi ağrıtamam hiç. Koltukta rahat edemiyorum ben. Ondan yani, yoksa neden gireyim koynuna?" Masumca dediğiyle ona kötü kötü bakışlar atıp kalktım yataktan. "Seni adi."dedim parmağımı ona doğru sallayarak ve lavaboya girdim. O ise arkamdan gülüyordu.

Lavabodan çıktığımda Tan odada yoktu. Dün giydiğim kıyafetleri masada görünce Tan'ın akşam giymem için verdiği kıyafetlerini çıkartıp onları giydim.

Mutfaktan gelen sesle hızla mutfağa yönelince Tan'ı mutfakta gördüm. Yüzümde anında gülümseme oluşmuştu. Yanına vardığımda bakışları bana döndü gülümseyerek.

"Günaydın."dedi sanki yeni uyanmışız gibi ve şakağımdan öpünce kıkırdayıp bende yanağında öptüm. "Günaydın günaydın."dedim onun gibi.

"Birazdan bizimkiler damlar eve. Şu kahvaltıyı hazırlayayım da güzel bir kahvaltı edelim hep beraber."dediğinde kafamla onayladım onu. Kesinlikle gelirlerdi.

"Bende yardım edeyim bari. Ne yapayım?"dediğimde tezgaha baktı bir süre. Sonra öylece duran malezmeleri gösterdi bana. "Şu yumurtalar falan kırılması lazım, pankek yapılacak." Kafamı salladım. O yaptığı menemenle uğraşırken bende malzemelerin yanına, tezgaha oturdum.

Kabın içine bir buçuk bardak toz şeker ve iki yumurtaları koyup karıştırdım. Ardından karışımın üzerine iki yemek kaşığı sıvı yağ ve bir buçuk su bardağı sütü de koyup tekrar çırpmaya başladım. İki su bardağı un, bir paket kabartma tozu, bir paket vanilin ve bir tutam tuzu da eleyerek karışımın içerisine ekleyip hepsini çırpmaya başladım.

Ten rengimsi oluşan renkle parmağımı batırarak yaladım. Böyle şeylerin tadını niyeyse çok seviyordum. Özellikle muhallebi, kesinlikle onunla evlenmemiz gereken konular vardı.

Parmağımı tekrardan batırıp ağzıma atacakken önümde oluşan hareketlikle odak noktamı parmağıma değil de önüme çevirdim.

Tan ellerini iki yanıma koymuş, üstüme doğru eğilmişti. Onu görmemle gülümserken o zaten gülümseyerek beni izliyordu. Bir elini tezgahtan çekip bileğimi kavradı. Elimi kendine doğru çektiğinde nefesimi tutmuştum bile. Parmağını ağzının içine alarak emdiğinde derince yutkundum. Elimi çekmeye çalışsam da bileğimden tuttuğu eli yüzünden çekemiyordum. Gözleri gözlerimin içine bakıyor, asla gözlerini çekmiyordu. Dilini parmağımın etrafında gezdirdikten bırakmıştı elimi.

"Sen bu pankek işini yapıyorsun."dediğinde sırıtarak, göz devirdim ona. "Yürü git menemeninle ilgilen, pis sapık. Uyurken yanıma sokulman birdi, bu da iki oldu."dedim kızarcasına. Omuz silkti umursamadan. "Ben seninle ilgilenmek istiyorum ama."dedi çocuk gibi.

İlk yumuşasam da ocaktaki menemene döndüm ve hızla uzanarak tavanın kulbundan tutarak kaldırdım. "Yakacaksın, yakacaksın yemeği."dediğimde korkuyla menemen tavasını benden aldı. "Yakacaksın, yakacaksın elini."dedi ve menemeni tezgaha koyup kulbu tuttuğum elimi kavradı.

Tamam evet, tavanın tutulan kısmında ısıyı engelleyecek bir şey yoktu, sıcaktı ve elimi yakmıştı ama evde bunu hep yaşardım. Alışmıştım açıkçası.

"Tan sorun yok, yanmadı."dediğimde kafasını sağa sola salladı kontrolsüzce. Anında kaşlarım çatıldı, sorun neydi?

Elimi hızla soğuk suya tutup ovalamaya başladı. "Yakacaksın, yakacaksın."diye sayıkladığında soğuk suyu kapattı ardından yine açıp tekrar elimi yıkamaya başladı. "Yakacaksın."diye sayıklıyordu.

Elimi nazikçe ondan kurtarıp havluya sildim. O ise suyu kapatıp elimi tutmaya çalışıyordu. "Yakacaksın."dediğinde elimi çektim. Bakışları beni bulduğunda ellerimi yanaklarına koyup yüzünü yüzüme yaklaştırdım. "Sorun ne? Tan, sorun ne?"dediğimde yüzüne hüzün kapladı. Gözlerinin içine baktım, küçük bir çocuk geçti sanki oradan.

Tan'ın bir travması vardı ve yaptığım şey bunu tetiklemişti.

"Tan, kim yaptı bunu sana?"dediğimde gözleri doldu. Beni tutup anında kendine çekti, başını boynuma gömdüğünde saçlarını okşadım. Boynuma gelen ıslaklıklarla ağladığını anladım. Hiç konuşmadım, o da konuşmadı. Koynumda dakikalarca ağladı.

Bir süre sonra ilk ağlaması sustu sonra ise sessizliği.

"Annem." Oldu ilk cümlesi. Gözlerimi yumdum. Bunu tahmin ediyordum. Yazışmaların birinde artık ağlamadığını çünkü göz yaşını silen o kişinin gittiğini ve ağlamanın gözünde değersizleştiğini söylemişti.

"Sadece yemek yapıyordu, sonra bir anda yangın çıktı. Nasıl olduğunu hiç anlamadım. Ben odamdaydım ve yangın çıktığını fark etmemiştim sadece müzik açmış arabalarımla oynuyordum."dedi ve dikleşti. Yüzlerimizi hizaladı ve öyle devam etti anlatmaya. "Sonra annem girdi odaya. Kaçıp gidebilirdi fakat o beni kurtarmayı seçti. Ama ben kurtulurken annem kurtulamadı."dedi ve derin bir nefes çekti içine.

"Tan ne demeliyim bilmiyorum."dediğimde Tan susturdu beni. "Bir şey demen için söylemedim, sadece bil istiyorum."dediğinde dudaklarımı bastırdım göz altlarına.

"Ağlama."

"Ağlamam."dediğinde kafamı sağa sola salladım. "İstediğin zaman ağlayabilirsin Tan, bunu kendine şartlama. Ama ağladın zaten, daha fazla ağlayıp kendine acı çektirme."dediğimde kafasını salladı ve tekrardan sarıldı.

"Sende bir şeyler yaşadın Name biliyorum. Ailenden hiç bahsetmiyorsun, seni zorlamak istemiyorum. İstediğin bir zaman, nerede, nasıl olduğu fark etmez bana anlatabilirsin."dediğinde bende kafamı salladım. Bir süre öyle durduktan sonra aklıma gelen şarkıyla gülümsedim.

"Bu işler biraz böyledir.
Deneyip de tutunamayan bilir."diye mırıldanmaya başladım.

"Bir yerlerde belli ki umut var.
Ama onu bulan gizli cebine koyar." Kafasını yeniden boynuma gömdü ve kollarını belime sarıp beni dinlemeye başladı. Ben ise saçlarını okşarken şarkıyı mırıldanıyordum.

"Bakarım bazen etrafıma
Yaşadıkları aslında bi' hatıra." Eli belimi okşamaya başladı.

"Bir sebeple suratlar hep asık.
Ona değil ona maruz kalana yazık.
Yazık, yazık."

Tan ve Name

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tan ve Name

Giriş Var Çıkış Yok | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin