4.7

550 34 108
                                    

Name Hisalar'dan

Ellerim arkadan bağlıydı, ayaklarım da sandalyenin ayaklarına bağlanmıştı. Gözüm çok az bir miktar görebilmemi sağlayan siyah bir bez ile kapatılmıştı. Ağzımda da yine aynı bez vardı.

Uyandığım gibi çırpınmaya başladım.

Şansımı men edeyim, kaçırılmıştım.

Hem de en olmadık zamanda.

Tan neredeydi? Bizimkiler neredeydi? Yokluğumu fark etmişler miydi? Selim de mi bunlara çalışıyordu?

Birkaç adım sesi duymamla kafamı o yöne çevirsem de bir şey göremiyordum. Adım sesler bana iyice yaklaştı. El kafamın arkasına gidince ilk sertçe ağzımdaki bezi çözdü.

"Sikimin kafası!"diye haykırdığımda bir erkek homurdanması duydum, sonra gözlerim de açıldı.

Ve Ateş Barkın tam karşımdaydı.

Öfkeyle suratına tükürdüğümda iğrenerek yüzünü buruşturup geriye çekildi. "Sürtük!"diye haykırdığında göz devirdim. "Ben miyim sürtük? Kendine bak, it!"dedim sinirle. "Çöz lan ellerimi, ayaklarımı! Seni liğme liğme etmezsem bende Name Hisalar değilim!"

Eliyle yüzünü sildi ve bir kahkaha attı. "Kim olduğunu biliyorum Name Hisalar ya da Bela. Beni dövebileceğini de biliyorum. Ama bunu denemek isteyeceğini sanmıyorum."dedi ve belinden silah çıkarıp namlusunu bana doğru tutarak salladı. Gözlerim silaha bile kaymadı, direkt öfkeyle dik bir şekilde ona baktım.

Ondan korktuğumu mu zannediyordu, kesinlikle yanılıyordu.

"Tan beni bulacak."diye tısladığımda ikinci bir kahkaha daha attı. "Tan mı? O aptal mı, sanmam."dedi kendinden emin bir şekilde. O an oda kapısı açılınca onun bakışları benden ayrılmasa da benim bakışlarım kapıdan giren ikiliye kaydı.

Asya Izgasel ve Nadim Ilıcan.

Mafya tiplemesiyle ikisi de içeriye adımlarını atarlarken peşlerinden de bir sıra koruma giriyordu.

Onlara gözlerimi kısarak baktım, onlar ise alayla sırıtarak yanıma yaklaştı. O kadar rahatlardı ki sanki kaçıran onlar değil de bendim.

"Ee Nameciğim? Beğendin mi yeni konfor alanını?"diye alayla kıkırdadı Asya. Göz devirdim ona.

Pis cadı, bütün saç köklerini kazıyacağım senin.

"Konforu sana öyle bir yaşatacağım ki."deyip ayağa kalkmaya çalıştığımda korumalar hızla omuzlarımdan bastırıp beni yerime sabitlemişlerdi.

Bakışlarım Asya'ya dönünce hareketimden ürkmüş gibi durmasıyla sırıttım.

Aslanı da kediye çeviririz biz.

"Seni neden kaçırdığımızı merak ediyorsundur eminim ki."dedi Nadim düz bir surat ifadesiyle. Bakışlarım ona dönerken bende ifadesizce baktım ona.

Nadim bana küçük bir gülümseme sundu.

"Cesursun çocuk, sandığımdan da cesur."diye takdir etmesi Ateş gibi onun da suratına tükürme isteği doldurdu içime, yapmamak için direndim.

"Ama ben buranın aslanıyım, bunu unutma."

Kıçımım aslanı.

"Ve merak ediyorum. Oğlum ve çok sevgili kardeşi senin için neleri feda ederler." Dişlerimi gıcırdattım ona.

"Hele ki bizden birine dokun o zaman gösteririm sana Aslanın dişisinin de aslan olduğunu."dediğimde Nadim göz devirdi ve başını salladı bana.

"Oğlum senden çok bahsetti."dedi, sertçe çenemi parmaklarıyla kavrayıp yüzümü kaldırdı havaya. "Oğlum sana değer veriyordu ve bunun kesilmesi gerekiyordu."dedi sırıtarak.

Giriş Var Çıkış Yok | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin