0.8

2.8K 164 106
                                    

Name Hisalar'dan

Yataktan zar zor kalktığımda etrafa baktım. Odama kendimi atmış ve hemen uyuya kalmıştım. Selim zaten başımın etini yemişti anlattığı hikayelerle. Diğerleri de bunun cabasıydı tabi.

Alarmımı sertçe kapattım ve lavaboya girerek işimi hallettim. Yüzümü soğuk suyla ayılmak için birkaç kere de yıkamayı ihmal etmemiştim. Odama girerek hızlıca üstüme beyaz, kalın askılı üst ve deri ceketle deri pantalon giydim. Bedenime tam oturuyordu pantolon. Makyajımı da yaptığımda hazırdım. Aynada kendime baktım ve elimi kaldırarak sanki bir şey kokuyormuş gibi önümde salladım. "Bebek yakıyorum be buraları."diyip kendime de göz kırptıktan sonra odadan çıktım.

Mutfağa göz gezdirdikten sonra midemin bulandığını hissettiğimden hemen evden ayrıldım. Sabah kalktığım anda kahvaltı yapamıyordum bu yüzden birkaç saat sonra atıştırırdım bir şeyler. Kulaklığımı da taktıktan sonra rastgele bir şarkı açtım. Çıkan şarkıyla gülümsedim. Adamlar - Mavi Ekran.

Çalıştığım kafeye doğru yol tuttuğumda karşı apartmandan çıkan Ufuk'u gördüm. Beni görünce gülümsedi ve yanıma adımladı. Bende onu görünce gülümsedim ve kulaklığımın tekini çıkardım. "Naber Ufuk?"dediğimde gülümsedi ve saçlarını karıştırdı. "İyiyim valla Name Abla, sen nasılsın?"dediğimde güldüm ve onun saçlarını karıştırdım. "İyiyim ablacığım valla. İşe gidiyorum."dediğimde kafasını salladı.

"Annemin de sana selamı var. Çok teşekkür etti geçen gün için, bende teşekkür ederim."dedi mahcup bir şekilde. "Önemli değil ablam. Vazifemiz, kim olsa aynı şeyi yapardı."dediğimde kararlılıkla iki yana salladı başını. "Yok abla kim ne yapacak? Görmedin mi birçok insan vardı bir sen yardıma geldin anneme. Hakkını yiyemem."dediğinde gözlerim doldu. "Ayy bende sizin hakkınızı yiyemem oğlum. Ne yaparım ben sen olmasan, annen olmasa? Ay tövbe valla düşüncesi bile korkunç, lanet."dediğimde küçük bir kahkaha attı. "Biz de sen olmasan ne yaparız valla abla. Neyse benim gitmem lazım fırına. Annem şimdi söylenir iki saat, görüşürüz sonra ablaların bir tanesi."dedi ve yanağımdan öpüp koşarak kaçtı. Gülümsedim bu hallerine.

Ufuk benden birkaç yaş küçüktü, lise sona gidiyordu. Annesi ve babası boşanmış hatta babası uzaklaştırma kararı almıştı. Ama geçen gün babası Ufuk yokken evlerine gelmiş ve kadını saçından tutarak götürmeye çalışmıştı. Ufuk haklıydı, orada o kadar insan varken insanlar izlemeyi seçmişti, korkmuşlardı. O an iyi ki oradaydım, kadını adamın elinden kurtarmıştım ve Ufuk gelene kadar kadını evime çıkarmış onu sakinleştirmeye çalışmışmıştım. Tabi Ufuk geldikten sonra şikayetçi olmuştuk. Zor zamanlar atlatmışlardı ama geçmişti, o adam yaklaşamazdı artık onlara.

"Tekrar tekrar yine bana mavi ekran. Tekrar tekrar yine bana kılıç kalkan. Tekrar tekrar yine bana hain düşman derken çok yüklendim, tekrar pardon kendim."diye şarkıyı mırıldanırken aynı zamanda yoluma devam ediyordum. Beni gören tanıdıklarla selamlaşıyor, birkaç muhabbet edip onların yanından da ayrılıp işimin yolunu tutuyordum.

Birkaç yıldır buradaydım ama tatlı bir mahallede yaşadığımdan kaynaşmıştım çoğu kişiyle. Özellikle tuafiyecideki teyzeler çok minnoşlardı, balkondakilerin tersine. Balkonda oturan birkaç teyze benim duymadığımı sansa da evde kaldığım hakkında konuşuyorlardı, ailem de olmayınca iş biraz garipleşiyordu.

Ailemi doğumumda bir trafik kazasında kaybetmiştim. Ben doğarken bayağı yağmur yağıyormuş ve annemgil de telaşla dışarı çıkıp arabayla hastaneye yetişmeye çalışmış. Ama trafik kazası geçirmişler. Babam olay yerinde ölürken annem doğumum sırasında masada kalmıştı. Tek kurtulan bendim.

Onları hiç tanıyamamıştım ama akrabalarımın anlatımıyla çok iyi insanlar olduklarını biliyordum. Canım akrabalarım bana çok iyi bakmışlardı. Sağ olsun bana oldukça yardım etmiştiler hayatım boyunca.
Ama onlardan farklı bir şehirde yaşıyordum artık çünkü onlarla yaşarken kendimi bir süre sonra fazlalık hissetmiş ve kendi adımlarım üstünde ilerlemek istemiştim.

Giriş Var Çıkış Yok | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin