6.9

411 39 20
                                    

3 Ay Sonra

"Yavaş Name. Tutunarak, yavaş yavaş." Göz devirdim Cafer'e ve onun aksine hızlı gitmeye çalıştığım an duruma anlayan Kunter beni koltuğunun altına alıp yavaş yürümek zorunda bıraktırdı.

"Elim var ayağım var benim! Yürüyebiliyorum maşallah!"dediğimde omuz silktiler ve umursamadan devam ettiler, bende göz devirdim onlara.

Tan hızla koşarak yanımıza geldi ve elindeki eşyaları Kunter'e kakalayıp beni kendine çekti. "Yürüyebiliyorsun, biliyoruz güzelim ama dikkat etmelisin."dedi artık kocaman olmuş karnımı okşayarak. Bende karnımı okşadım ve pıtı pıtı seneler önce piknik yaptığımız o yere oturduk.

"Burayı hatırlıyorsunuz, değil mi?"dedi Dağ buruk bir gülümsemeyle etrafa bakarak. Gülümseyerek onayladık onu. "Unutma imkanım yok."dedi Tan romantik romantik, yanağımdan da sulu sulu öptü. "Evet unutma imkanım yok, ilk kez köpek tarafından ısırılmıştım."dedi Cafer totosunu okşayarak.

"Oyy oyy kıyamam." Yapıp saçlarını karıştırdım. Hemen kafasını dizime koyup uzandı minnoş minnoş. "Uzak dur lan karımdan."dedi Tan her zamanki gibi Cafer'i benden uzak tutmaya çalıştı ama bakışımla sus pus oldu.

"Ama bu sefer bir değişiklik var!"dedi Avni hevesle. Hepimiz ona anlamayarak baktık. "Nasıl ya? Değişiklik var işte."dedi Avni tekrar. Yine ona bönbön bakınca benim kocaman olmuş karnımı gösterdi. "6+2'yiz oğlum işte." Kıkırdadık onun dediğiyle, Tan ile ben aynı anda karnımı okşayarak birbirimize baktık. Dudaklarıma bir öpücük kondurdu aşkla.

"Lan şaka maka çok az kaldı doğuma. 3 ay falan."dedi Kunter, onayladık onu. "Çok hızlı geçti zaman."diye mırıldandım.

"Ağlayacağım ya! Sanki ilk tanıştığımız zamanki gibi hissediyorum. Name'nin karnı dışında her şey aynı!"dedi Cafer de burnunu çekip bana daha da sokuldu, saçlarını okşadım.

Öyleydi, sanki ilk tanıştığımız zamanki gibiydik. Sanki her şey aynıydı.

Dağ hepimize bakıp gülümsedi. "Mekan aynı, kişiler +2 dışında aynı, sadece zaman farklı."

"Belki de her şey aynı."dedi Tan hepimize bakarak. "Ama farklı olan şey yaşadıklarımız. Çok şey atlattık. Çok şey yaşadık. Kaybetme raddesine geldik, daha fazla kazandık ve tekrar kaybetme raddesine geldik ama yine kazandık." Saçlarımı öptü.

Biz kazanmıştım, ne olursa olsun.

"Büyüdük."diye mırıldandım bende. "Hepimiz olgunlaştık ama yine de halen daha o 6 çocuğuz. Biz biziz, aynı kişiyiz, aynı hisleriz, aynı benleriz. Biz hep aynıyız. Tek fark zaman ve anılar. Bazen de acılar."

Yemekleri çıkardık yine o günkü gibi. Şakalaştık, sohbet ettik, oyun oynadık, bazen dalga geçtik bazen övdük. Bazen acılarımızdan, kederlerimizden bahsettik bazen de mutluluklarımızdan ve heyecanlarımızdan. Ama her zaman birbirimize sırtlarımızı dayadık ve gülmeyi başardık.

Aniden karnıma giren acıyla biraz öne eğilerek acıyla hafif kısık bir inilti çıkardım, bu hiç birinin gözünden kaçmadı.

Tan hemen endişeyle beni kollarına aldı. "Ne oldu? Sorun ne? Erken doğum mu? Düşük mü? Sancılar mı? Başka bir şey mi? Miden mi bulandı? Başın mı çok ağrıdı? Hasta mısın? Migrenin mi tuttu?"diye endişeyle sayıklamalarına cevap verecekken tekrar karnıma giren acıyla inledim.

"Bir şey oldu! Ayy kesin çok kötü bir şey oldu! Ağlayacağım!"dedi Cafer gözleri dolu dolu.

Avni de Cafer'e sarıldı. "Kocam bende ağlayacağım! Onların canı acımasın, benim canım acısın!"

Giriş Var Çıkış Yok | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin