Name Hisalar'dan
Hastanede sandalyelerde oturmuş Cafer'in çıkışını bekliyorduk.
Cafer'in ısırılmasının ardından hastaneye geçmiştik ve halen daha bekliyorduk.
"Ne zaman çıkacak bu dangaval?"dedi Kunter bıkmış bir şekilde. Dağ bilmiyorum dermişcesine silkti omuzunu. Avni atladı söze "Bu şimdi bir süre oturamaz asla."dedi ve kahkaha attı. Biraz ona doğru uzanarak omuzuna vurdum. "Dalga geçme çocuğumla."dediğimde bana garip bakışlar attı. "Ay aman yedirme çocuğunu."dedi gülerek, saçımı havalı havalı geriye doğru attığımda diğerleri de güldü.
"Bütün günün içine etmeyi başardı yine."dedi Tan sinirli sinirli. "Günün mü üst üste düşüşün mü içine etti bilemiyorum."dedi Dağ imalı imalı. Ben göz devirirken Tan omuz silktip "İkisinin de içine etti ya zaten."dedi. Dirseğimle karın boşluğuna vurunca biraz kollarını içine çekermiş gibi oldu ama benim beklediğim tepkiyi vermedi.
"Bana işlemez güzelim."diyip göz kırpınca, göz devirdim yine.
İşlenmez çelik misin mübarek?
Kapı açılınca hepimiz ayaklandık. Cafer yarısı sargılı şekilde çıkınca gülsek mi yoksa ağlasak mı bilemeden birbirimize garip bakışlar attık.
"Hadi gülün, gülün."dedi Cafer elini sallayarak. Bir kahkaha koyverdik hepimiz. "Yaa benim kıçım gitmiş siz gülüyorsunuz, ayıp."dediğinde Kunter ensesine yapıştırdı. "Daha demin gülün diyordun ya it."dediğinde omuz silkti Cafer. "Benim gülün dediğim için gülmek mi zorundasınız?"dediğinde yine birbirimize 'bu mal mı?' bakışı atıp göz devirdik. "Oha aynı anda yaptınız hepiniz."dedi şaşkınca.
Arkasından doktor da çıktığında Cafer'in bir koluna ben bir koluna Avni girip yürütmeye başladık, diğerleri ise doktor ile konuşuyorlardı.
"Ya gitti totom, gitti mübarekim, gitti kıymetlim, ben nerelere gideyim ne yapayım oyy oyy oyy oyy."dedi ellerini vuruyormuş gibi yaparak. "Rahat dur it."dedi Avni de ona karşı, kötü kötü bakışlar atmakla yetindi Cafer.
Tan'dan aldığım arabanın anahtarıyla kilidi açıp kapıyı Cafer için açtığımda Cafer havalı havalı bakışlar attı bize. "Yaa bir korumalarım var, olay."dediğinde kafasına tam vuracaktım ki vazgeçtim. Yazık şimdi çocuğa.
Avni de yanına oturduğunda bende arabaya yaslanarak beklemeye başladım.
Birkaç dakika ardından bizimkiler hastaneden çıkmışlardı. Anahtarı Tan'a attığımda havada yakalayıp göz kırptığında gülerek kafamı sağa sola salladım. Arabaya geçtiğimde onlar da geçti.
"Nasıl yaptın lan?"dedi Kunter önden Cafer'e bakarak, Tan arabayı çalıştı o sırada. Cafer burun kıvırdı ona. "Bilmiyormuş gibi yapma Kunter aşkım. Gözünün önünde oldu. Kıçıma senin dışında birisinin ısırması hoşuna gitmemiştir eminim ki."dedi sırıtarak. Kunter önden suratına bir tokat çaktı. "Yalan yanlış konuşmak muşmula herif. Bir koyacağım sana göreceksin."dedi sinirle. "Yaa yatakta mı?"dedi Cafer gülerek. Bu sefer diğer yanağına Dağ'dan dayak yedi.
"Kıçı kaptırdın ama halen daha rahat durmuyorsun bakıyorum da Cafer."dediğinde Cafer yerinde kıpırdandı. Garip bir şekilde oturuyordu şu an ve haline gülesim gelirken kendimi zor tutuyordum. "Step dansı bile yaparım, o kadar yani."dedi saçlarını karıştırarak. Dağ'a öpücük attığında Dağ yüzünü buruşturdu. "Benimle uğraşma da başka bir şey istemiyorum."dedi.
"Şu Cafer'e basurların mı ne kullandığı yuvarlak, ortası boş puf gibi şeyden alalım bari."dedi Avni gülerek. Cafer anında yüzünü buruşturdu. "Hayatta oturmam ben ona."dedi bağırarak. "Mecbursun Cafer."dedi Tan'da.
"Ya yok yok istemiyorum ağğ! Ya zaten sağ yanağı ısırdı, sola otururum ben aynı böyle."dedi şu anki oturuşunu göstererek. Tam cam kenarında oturuyordu ve sola doğru eğik şekilde cama yaslamıştı vücudunu. Sağ kısmı havadaydı tamamen.
"Böyle duramazsın oğlum sen."dedi Kunter. Omuz silkti Cafer ona. "Birkaç güne iyileşir zaten. Bende sola doğru yatarak idare ederim."dedi. "Ya tamam idare etsin o zaman böyle, bu kadar ısrar ediyorsa."dediğimde itiraz edemediler. Cafer bana öpücük atıp "Kahraman'ım, Kraliçe'm be."dediğinde bu sefer Tan'dan yedi dayağı. "Kes be."diye bağırdı Tan ona önden. "Karıcığını da kıskanırmış."dedi gülerek Cafer.
"Sağ yanak gitti ama halen daha bizi yakıştırıp espiri yapmayı bırakmıyorsun."dedim Cafer'e. "A-a en büyük hobim Kraliçe. İster sağ yanak, ister iki yanak, isterse küçük ben gitsin ama asla bunları yapmadan duramam."dediğinde göz devirdim. Avni ise herkes gibi yapıştırdı ensesine bir tane. "Düzgün konuş angut."dediğinde Cafer ağlamaklı sesler çıkardı.
"Ya bugün niye herkes bana vuruyor? Ağğ."dedi hepsine kötü bakışlar atarak. Tabi umurlarından olmadı bu bakış.
Birkaç dakikaya bir apartmanın önünde durmuştuk. Hepimiz arabadan indiğimizde Dağ Cafer'in bir koluna, Avni ise diğer koluna girmişti. Arabadan indiğimde apartmana bakış attım, sanırım kaldıkları apartmandı burası.
"Hadi Name. Geç oldu saat, bende kal."dedi Tan yanıma gelerek. Diğerini aradı anında gözlerim ama apartmanın kapısının kapanma sesini duymamla içeri girdiklerini anladım. "Yok ben bir taksiye atlar giderim."diyip geri geri gidiyordum ki hemen kolumu tuttu. "Olmaz, kabul etmiyorum. Bende misafir odası var zaten, yalnız da yaşıyorum. Bugün bende kalırsın. İstersen diğerlerinde de kalabilirsin ama onlar malum, çekilmezler."dedi ensesini kaşıyarak.
Utanıyor muydu Tan yoksa bana mı öyle geliyordu?
Dediklerine istemsizce kıkırdadığımda bakışları anında bana ve dudaklarımı buldu. O da gülümsedi anında. "Ee kalıyor musun?"dediğinde omuz silkip "Kalayım bari."dedim. O önden ilerlerken bende arkasından ilerlemeye başladım.
Birkaç kat çıktıktan sonra bizimkileri apartman koridorunda gördüm. İçeriye daha girmemişlerdi. Dağ bir bana bir Tan'a bir de Tan'ın kolumu tutan eline baktı. Tan bakışı fark ettiğinde kolumu tutmak yerine elimi tuttuğunda şaşırsam da belli etmemeye çalıştım. Yandan bir bakış attığımda Tan'da bana döndü ve gülümsedi.
"Hadi beyler, herkes evine."dedi Dağ. "Ya ama hani Tan'da buluşup tıkınacaktık."dedi Cafer çocuksu bir sesle. "Olmaz olmaz. Herkes evine."dedi Dağ ve gözleriyle bizi işaret edince hepsi bize döndü. "Haa eve o zaman."dedi Cafer gülerek. Diğerleri de onaylayan sesler çıkartarak evlerine geçtiklerinden Tan dairesinin önüne geçerek anahtarla kapıyı açtı.
İçeri geçtiğimizde içerisinin oldukça ferah ve konforlu olduğunu anlayabiliyordum. Gri ve siyah ağırlıklıydı ev. Amerikan mutfağı, mutfakta kocaman bar sandalyeleri ile çevrili adası, salonda kocaman bir televizyonu, psleri, köşeli koltuğu ve orta sehpası vardı.
"Evin güzelmiş."dediğimde bana döndü. "Daha güzel olan şeyler var."dedi birkaç adımda karşıma geçerek. Gülümsedim ona ve hareketlerine karşı.
"Konuşalım artık."dedi Tan bıkmış gibi. Kaşlarım havalandı. "Şimdi mi?"dediğimde kafasını salladı ve daha fazla üstüme doğru geldi. "Tam şimdi, şu anda. Başka bir zaman yokmuş gibi."dedi ve duvarla beni arasına sıkıştırdı.
Sen şimdi naneyi yemedin mi?
Tan'ı göğsünden tutarak ters çevirip ben onu duvara yasladım. İki elimi iki yanına koydum ve boyuna yetişebilmek için parmak ucunda kalktığımda yüzlerimiz hizalandı. Yutkundu bu davranışıma, derin bir şekilde.
"Konuşalım Tan Demirer."dedim çenemi dikleştirerek kendimden emin bir sesle.
"Konuşalım Name Hisalar."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Giriş Var Çıkış Yok | Yarı Texting
Teen FictionGiriş Var Çıkış Yok Grubuna 0572*** tarafından eklendiniz Giriş Var Çıkış Yok 0572***: Selamın Hellü gencolar 0572***: Ben benim sen sensin 0572***: Sen sensin o da o 0572***: O da o onlar da onlar 0572***: Onlar da onlar biz de biz 0572***: Biz de...