6.2

250 36 233
                                    

Tan Demirer'den

"Senden bu cesareti beklemezdim Tan Demirer."dediğinde bana yaklaştı Nadim Ilıcan.

Şu an tek istediğim suratının tam ortasına yumruğumu çakmaktı ama yapamıyordum.

Öfkeli gözlerimi ondan çekmeden boynumu kütlettim. "Dua et Cafer'e ve karıma bir şey olmasın. Yoksa cesedini bile bulamazlar."dediğimde alayla sırıttı bana. "Öyle mi olurmuş? Hiç zannetmiyorum."dedikten sonra adamlarına eliyle beni gösterdi. "Kapatın bunu odaya."dediğinde Demir ve Pekkan kolumdan tutup beni sürüklemeye başladılar, dostları da peşimizden geldi.

Gözden kaybolduğumuzda beni tutmayı bıraktılar ve normal bir şekilde ilerledik. Benimle beraber bir odaya girdiğimizde kapıyı peşimizden hemen kitlediler.

"Plan basit. Sen burada Nadim'i oyalarken biz Nadim'in odasına girerek gerekli belgeleri alacağız. Nadim seni yakalamanın zevkiyle herkesi bu odaya toplayacağından Nadim'in her dakika korunan odası boş kalacak."dedi Miraç bana bakarak. Başımla onayladım onu. "Bu sayede Nadim'den kurtulmuş olacağız."

Beni bir sandaleyeye oturttuktan sonra kollarımı ve ayaklarımı gevşek bir şekilde bağladılar. "İpin bu parçasını çekersen hemen kurtulabilirsin ipten."dedi Ali eliyle düğümü göstererek, baş salladım ona.

Beni bağladıktan sonra hepsi yan yana dizildiler. Demir hepsine tek tek baktı. "Miraç ve Pekkan, siz dosyayı almaya gidin. Hepimiz gidersek illaki süphelenir Nadim. Özellikle de ben gidersem." Hepsi sert şekilde baş selamıyla onayladılar onu.

"Siz şimdi asker misiniz?"dedim hepsine bakarak. Bakışları bana döndü. "Evet, öyleyiz."dedi Demir sessizce. Bakışlarım ona kaydığında sadece gözleri görünen metal maskesini inceledim. "Neden bu maske? Herkes takmazken neden sen takıyorsun?" Demir soruma karşı afalladı ama belli etmemeye çalıştı. "Öyle icap etti."dedi sadece, devam etmedi.

Bakışlarım Caner'e kaydığında ona karşı içimde bir öfke besliyordum.

Daha dikkatli olsaydı, aptal gibi Ateş'in tuzağına düşmeseydi şu an işler böyle olmayacaktı, şu an Cafer vurulmamış olacaktı, canı uğruna savaş vermeyecekti.

Bana mahçupça baktı Caner. "Ben üzgünü-"derken sözünü kestim. "Gerek yok."dedim umursamazca ve bakışlarımı ondan çektim.

Ellerimi bağlamadan önce keşke biraz dövseydim şu Caner'i.

Ali kontrol amaçlı odadan çıktıktan birkaç dakika sonra telsizden sesler gelmeye başladı. "Nadim gelecek biraz sonra, Pekkan ve Miraç gelsin."dediğinde Pekkan ve Miraç odadan çıktılar.

"Hazır ol."dedi Demir beni süzerek. "Ben her zaman hazırım."dediğimde başıyla onayladı. "Yaptıklarını ve cesaretini takdir ediyorum evlat."dedikten sonra kapı açılma sesi geldi ve Nadim içeriye giriş yaptı.

"Merhabalar birazdan ölecek olan kurban!"diye içeri girdi Nadim sevinçle. Tahmin ettiğimiz gibi peşinden bütün adamları da gelmişti. Bu iyi haberdi, işimiz daha kolay olacaktı.

"Bugün ölecek olan ben değil sensin Nadim Ilıcan. Hazırlıklara başlasan iyi olur. Benim için kazdığın o mezara sen gireceksin." Nadim bir kahkaha attı, alayla beni süzdü ardından. "Hiç zannetmiyorum Tan Demirer."

Bana doğru birkaç adım atıp yaklaştı. Cebinden bir kağıt parçası çıkarınca daha dikkatli baktım ve ne olduğunu anladım. "Uzak dur!"dedim öfkeyle ona bağırarak, ellerimi ipten kurtarmak istercesine kıpırdattım. "Karımdan ve çocuğumdan uzak dur."dedim fotoğrafa daha dikkatle bakarak. Bebeğimin ultrason fotoğrafını tutuyordu elinde.

Giriş Var Çıkış Yok | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin