Name Hisalar'dan
"Oha oha! Çok güzel lan burası!"dedi Cafer duvara sarılarak. Birbirimize bakıp göz devirdik ona. Avni ise pencereden dışarı bakıyordu. "Yükseklik korkum tetikledi amına koyayım."dedi ve geriye doğru kaçtı.
Nerede miydik? Sümele Manastırı'nda.
Küçükken buraya çok kez gelmeme rağmen onları da gezdirmek istemiştim, onlar da seve seve kabul ettiler.
Tan belime sıkıca sarıldığında ona döndüm. Bana bakıp gülümserken dudağının kenarında oluşan yaraya öpücük kondurmamla daha da gülümsedi ama yarası acıyınca yüzünü buruşturdu.
Dedem Tan'a okkalısından bir yumruk geçirmişti. Ondan dolayı dudağının kenarında bir yara oluşmuştu. Tabi bunu görünce birkaç sahte yakarma operasyonu yapmıştım ama oraları açmayalım şimdi.
Kunter ve Dağ öylece durmuş birkaç yeri inceliyor, yazılar okuyorken Cafer duvarları öpüyordu. Avni yükseklik korkusundan en orta kısımda duruyordu boş boş.
Bir süre sonra Sümele Manastırı'ndan çıktık ve arabaya geçtik. "Oha her yer yemyeşil."dedi Cafer yine ve yine. "Ankara da böyle."diye omuz silken Kunter'e bön bön baktık. "Ne?!"dedi Kunter şaşkınca.
Cafer nah çekti ona. "Aynen kanka, zaten Ankara'da yeşil, sarı yeşilden ama."dedi Avni alayla. Avni'ye güldük hepimiz, Kunter kaşlarını çattı hemen ona. "Bayağı yeşil yeşil Ankara."dedi Kunter itiraz ederek.
"Aynen, bende morum ya Kunter."dedim alayla gülerek, yine kıkırdadık, Kunter bana 'sen de mi Brütüs?' bakışı attı.
Tamam yeşil ama Trabzon'un yanında yeşil, yeşil değildir. Böyle de korurum memleketimi.
"Cafer sen niye kendi memleketin gibi övüyorsun sabahtan beri Tranzon'u?"dedi Dağ Cafer'e omuz atarak.
Cafer 'baba ne, bana ne' dermiş gibi omuz silkti hemen. "Kız kardeşimin memelekti benim de memleketimdir, nokta." Sonra bir düşünüp bana döndü. "Değil mi? Yani öyle, değil mi?"dediğinde kıkırdadım. "Öyle Cafer, öyle."dedim ve sırtını patpatladım. O da kafamı kendine çekip saçlarımı karıştırdı.
"Şimdiki durağımız neresi majesteleri?"dedi Tan dikiz aynasından bana bakarak. Ona öpücük atıp kıkırdadım. "Atatürk Köşkü ve Müzesi."
"Hay hay efendim."dedi Tan, Kunter telefondan konumu ayarladı, Tan da ona göre sürmeye başladı.
Birkaç dakikanın ardından Atatürk Köşkü ve Müzesi'ne geldik ve tek tek her yeri gezmeye başladık.
"Oha oha çok güzel burası."dedi Cafer.
Cafer sana oha ve güzel kelimelerini yasaklıyorum, artık yeter.
"Her yer güzel gerizekalı, her yere hep aynı tepkiyi veriyorsun bir de."dedi Avni ter ters bakarak ona. Cafer omuz silkti umursamazca. "Bana ne? Her yer çok güzel."
Kunter suya yaklaştığımız an Cafer'e bir çelme taktı. "Ağğ."diye bağırdığında Tan refleksen hemen tshirtünden tuttu ve onu geriye çekti. Cafer derin bir nefes verdi ve Kunter'in üstüne atladı. "Lan it, in üstümden."dedi Kunter ve ileri-geri, sağa-sola giderek ondan kurtulmaya çalıştı.
"Lan siktir! Durun yerinizde."dedi Dağ onların suya yaklaştığını fark ederek ama onlar umursamadı ve boğuşmaya devam ettiler. En son Tan Kunter'i, Dağ da Cafer'i tutup ayırdı. Ben ve Avni de nereden çıktığını anlamasak da bir teyzenin verdiği çekirdekleri çitleyerek onları izledik.
Güreşe hayır demeyiz yani, her zaman.
"Lan, siz oturmuş bizi mi izliyorsunuz?"dedi Kunter bizi fark edince sinirle. Avni ile birbirimize bakıp omuz silktik. Cafer dizlerinin üstüne çöktü hüsranla. "Bensiz çekirdek çıtlayarak kavga izlemek ha? Kalbimden vuruldum galiba."dedi ve mükemmel oyunculuk yetenekleriyle vurulmuş efekti verip ağzıya "Çuv." sesi çıkararak geriye düştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Giriş Var Çıkış Yok | Yarı Texting
Dla nastolatkówGiriş Var Çıkış Yok Grubuna 0572*** tarafından eklendiniz Giriş Var Çıkış Yok 0572***: Selamın Hellü gencolar 0572***: Ben benim sen sensin 0572***: Sen sensin o da o 0572***: O da o onlar da onlar 0572***: Onlar da onlar biz de biz 0572***: Biz de...