Normalde multimedyaya koyduğum şarkıları dinlemeyi okuyucunun isteğine bırakırım, ama bu kez okurken dinlemenizi tavsiye ediyorum. Bölümü bu şarkının getirdiği ilhamla yazdım ve melodisi gerçekten bölüme çok uyuyor.
İyi okumalar.
---
Bir kez daha yatakta döndükten sonra uyuyamayacağımı anlamamla sessizce kalktım. Pijamalardan kurtulup valizin üzerindeki katlanmış kıyafetleri giyerken sessiz olmaya çalışma çabamı sürdürdüm. Saat gecenin iki buçuğuydu ve benim dışımda kimsenin uyanık olmak isteyeceğini sanmıyorum. Özellikle de tüm gün boyunca dans etmişken. Etrafımda herkes dans ederken köşedeki koltuğa oturmuş gözlerimi açık tutmaya çalışmıştım. Çünkü dün gece rüyamda bir boğulma tehlikesi atlattıktan sonra uyuyamamış ve bundan dolayı tüm gün boyunca ruh gibi gezmiştim.
Rüya mı gerçek mi olduğunu hala anlayamadığım boğulma tehlikesinden sonra kendimi beklenmedik şekilde Efrain'in kolları arasında bulduğumda anın gerçekliğine inanmam uzun sürmüştü. Beni sıkıca sardığında tek parçaymışız gibi hissetmiştim ve bunu kendime itiraf etmekte bile zorlansam da beni bıraktığından beri onu özlüyordum. O an sonsuza dek bana sarılmasını istemiştim çünkü kelimelerle tarif etmekte güçlük çektiğim kadar doğru ve güvende hissettirmişti, o anı aklımdan atamıyordum. Beni tekrar kollarının arasında tutmasını ve hiç bırakmamasını istemem normal miydi?
Kafamı meşgul eden soruları bir kenara bırakmaya çalışarak sessiz olmaya odaklandım. Yavaş adımlarla merdivenlerden aşağı indiğimde telefonun ışığıyla mutfağı buldum. Boydan boya cam olan duvarın yanına bir sandalye çekip dışarıyı izlemeye başladım. Dışarıda yağmur yağmasa veya çevreyi iyi bilsem dışarıya çıkabilirdim, ama bilmediğim bir yerde gece dışarıya gezmeye çıkacağımı hiç sanmıyordum. Rüyalarda bile ölümün eşiğinden dönmüşken gerçek hayatın acımasız yüzüyle karşılaşmaya cesaretim yoktu.
Yağmur damlaları düzenli aralıklarla cama vurup aşağıya doğru kayarken bana garip bir şekilde gözyaşlarını hatırlatıyorlardı. Eve adım attığımızdan beri mutfak bana aşırı şekilde rahatsız edici geliyordu ve nedenini henüz anlayamamıştım. Zihnimin gerilerinde bir anıyı tetikliyordu, fakat açığa çıkarılmasını istediğimden emin değildim. Ama kaçınılmaz sonu hazırlarcasına sürekli zihnimde parça parça görüntüler beliriyordu, hatırlamak üzereydim. Buzdolabının üzerindeki saat gecenin 02:16'sını gösteriyordu ve bu saatte yapayalnız halde berbat bir anıyla başa çıkabileceğimi sanmıyordum.
Kocaman bir yağmur damlası daha cama vurup şeklini yitirdikten sonra aşağı kayarken gözlerim siyah-beyaz mutfak karolarına takıldı ve ancak o zaman buranın bana neyi çağrıştırdığını hatırlayabildim. Burası çocukken yılbaşı gibi özel zamanlarda geldiğimiz büyükannemlerin evinin mutfağıyla neredeyse aynıydı. Diğer büyükannemi neredeyse kendimden fazla sevmeme rağmen annemin annesi olandan kendimi bildim bileli nefret ederdim. Ve hayatın nefret edilesi bir getirisi olarak sevmediğim büyükannem hâlâ yaşarken diğeri çoktan ölmüştü. Özel günlerde hemen hemen tüm aile büyükannemlerde toplanırdı ve tüm kuzenlerimiz de orada olurdu. Açık renkli ahşaptan yapılmış mutfak dolaplarından çıkardığımız pahalı porselen tabakları, kristal bardak takımlarını ve gümüş çatal bıçak setini yemek odasına taşırken benden bir yaş küçük olan kuzenim Marie ne kadar hanımefendi ve becerikli bir kız olduğuyla ilgili iltifat yağmuruna tutulurken bana tek söylenen ne kadar uyuşuk olduğumdu.
Teyzem, büyükannemle bir iş birliği içindeymişçesine Marie'ye aklınıza gelip gelebilecek en şatafatlı iltifatları sıralarken bana gelince suratı bir karış asılırdı. Ona saçının ne kadar güzel olduğu, büyüdükçe ne kadar güzelleştiği, ne kadar kibar ve mükemmel bir kişiliğe sahip olduğu gibi şeyler sıralanırken iş bana geldiğinde tüm o büyülü sözler psikolog seanslarımı aksatmakla ne kadar yanlış yaptığım, hâlâ üzerimden çocukça korkuları atamadığım, ilaçların bana kilo aldırdığı -bir ara iskelete dönüşecek kadar zayıflasam bile- ve insan içinde neden böyle garip davrandığıma dönüşürdü. İşin daha da acınası ve canımı yakan kısmı annemin onlara karşı tek kelime etmemesi, üstüne üstlük onları destekler nitelikte şeyler söylemesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK MOON
Teen FictionBelki de gerçek olan şey rüyalarımızdır... Ve bazen uzun süren bir sessizlik milyonlarca kelimeden daha fazla şey anlatır.