Dünya üzerindeki en dengesiz insan olarak tarihe geçebilirdim, gerçekten!
Ayrıca geçmek bilmeyen mide bulantısıyla okuldan eve yürürken en acınası insanı olmaya da hak kazanıyor gibiydim.
Dün Caitlin ve bugün Leah'tan sonra son çıkışımı okulda bana bakarak bir şeyler fısıldayan kıza yapmıştım. Önceden olsa kafamı öne eğer ve oradan hızla uzaklaşmaya bakardım, ancak bir şeyler değişmişti. Kızın gözü benden ayrılmayınca, yanında duran kızın kulağına eğilip bir şeyler fısıldayınca ve en sonunda da ikisi birden kıkırdamaya başlayınca derin bir nefes alıp dolabımın kapağını kapattıktan sonra yanlarına gitmiş ve kızın yüzüne resmen, "Suratıma bakıp durmayı ve sanki senin durumundan daha komikmiş gibi gülmeyi kes!" diye bağırıp koridordaki tüm kafaların bize çevrilmesine neden olmuştum.
Tüm bunlar yetmemiş, bir de üzerine bize aval aval bakmayı sürdüren insanlara uğraşacak başka işleri olup olmadıklarını sormuştum. En sonunda da daha fazla ortalıkta dolaşıp sonradan hatırlamak istemeyeceğim şeylere bulaşmamak adına okuldan kaçmaya karar vermiştim. Yolda yürümenin ve temiz hava almanın beni biraz rahatlatacağını sanmakta yanıldığımı ancak eve birkaç metre kala idrak edebilmiştim.
Annemin evde olmadığını umarak kapıyı açtıktan ve evde kimsenin olmadığından emin olduktan sonra üzerimi değiştirme gereksinimi duymadan kendimi yatağın üzerine bıraktım. Durumun daha kötü olmasının imkanı olmadığını düşünmeye başlıyordum, şu anki halimden daha zavallı olamazdım. Eğer öyle bir seçenek varsa da muhtemelen ölmüş olurdum çünkü an itibariyle içinde bulunduğum durumun bile "yaşamak" olarak nitelendirildiğine emin değildim.
Beni bir insanın karşılaşabileceği en ağır şeylerle itham eden eski arkadaşım kapıma gelmiş, sanki alt tarafı en sevdiğim bluzuma vişne suyu dökmüş gibi özür dilemeye çalışıyordu.
Kendimi bildim bileli bana göz açtırmayan kıza içimdeki tüm nefreti kusmuştum, fakat bir şekilde sanki kaybeden taraf yine benmişim gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Son zamanlarda keyifli zaman geçirmemin en önemli nedenlerinden biri olan Jade'e dolaylı yoldan gerçeği söylediğimi zannederken aynı zamanda boş yere umutlanmasına neden olmuştum ve gerçeği fark ettiğinde telafisi olmayan şekilde kırılacaktı.
Takıntılı annem beni psikiyatriste sürüklediği yetmezmiş gibi şimdi de onun dediklerine inanmayı reddediyor, felaket senaryosunu aratmayan teşhislerini kendi kendine koyuyordu.
Son günlerde yüzünü en çok görmeye ihtiyaç duyduğum insanlardan biri olan babamla uzun süredir tek kelime dahi konuşmamıştık.
Evlendikleri günden beri aile olmayı başaramayan anne ve babam nihayet ayrılma kararı almıştı, ayrıldıklarında kimin yanında kalacağımı bile bilmiyordum.
Okulda edinmeye başladığım çevre girdiğim depresif ruh halinden dolayı dağılmış gibi hissediyordum.
Hayatım boyunca yanımda olmayı sürdüren, bana gerçekten destek olan kardeşimi kendi sorunlarımla boğmayı başarmıştım ve büyük ihtimalle benim için ciddi anlamda endişeleniyordu.
Dünya üzerinde beni tek anladığını düşündüğüm çocuk çekip gitmişti.
Giderek artan mide bulantısı, baş ağrısı, halsizlik ve boş vermişlik duygusu beni bir girdap gibi içine alıp sürüklerken beynimden birer birer geçen düşünceler kafamın ağırlaşmasına neden oldu. Yatağın ucunda duran yorganı alıp üzerime çekerken önümüzdeki on yıl boyunca kimse tarafından rahatsız edilmek istemediğimi düşünüyordum, bunun teorik olarak dahi mümkün olmadığını bilmek beni bu umutsuz istekten alıkoymaya yetmiyordu. Varlığımı unutana dek uyumaya ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK MOON
Teen FictionBelki de gerçek olan şey rüyalarımızdır... Ve bazen uzun süren bir sessizlik milyonlarca kelimeden daha fazla şey anlatır.