38- Jolene

2.1K 204 53
                                    

Çığlık atarak aniden uyandığımda henüz güneş doğmamıştı, ay ışığı soluktu ama hâlâ yatak örtüsünü aydınlatmaya yetiyordu. Saniyeler içinde önce odanın kapısı ve ardından ışık açılıp annem yanıma koştuğunda düşüyormuş hissinden kurtulmak için yatak örtüsünü sıkıca kavradım. Kabusun etkisini üzerimden atmaya çalışırken derin bir nefes alıp içimde tuttum.

Efrain'in gidişinin üzerinden yalnızca iki gün geçmişti ama uyku düzenim üzerindeki etkisi görmezden gelinebilecek gibi değildi, başa dönmüştüm. Artık normal rüyalar göremiyordum, ne onunla tanışmadan önceki gibi ne de onunla tanıştıktan sonraki gibi rüyalar artık yoktu. Olan tek şey zifiri karanlık bir yerde gözlerimi araladıktan sonra ışığı aramam ve sonrasında dengemi kaybedip bilmediğim bir yere doğru boğazımı parçalayan bir çığlık beni uykumdan uyandırana kadar sürüklenmemdi.

Annem alnıma yapışan saçlarımı geri itip yatağın ucuna otururken Alan içeri girip camı araladı. İçeri dolan soğuk hava kendimi biraz daha iyi hissettirirken komodinin üzerinde duran su bardağını alıp kafama diktim. Alan ve annem yalnızca durmuş, bana umutsuz vakaymışım gibi bakıyorlardı. Bakışlarındaki acımayı saklamaya çalışma gereği duymuyorlardı, ben de ne kadar kötü durumda olduğumu saklamaya çalışma gereği duymuyordum. Kabullenme evresini çoktan aşmıştım.

Annem geçen birkaç gün içinde depresyondan çıkmayı başarmış, işine dönmüştü. Babamı yalnızca bir kez görmüştüm, o da boşanma süreciyle ilgili annemle konuşmak için geldiği dün akşamdı.

Son haftalarda hayatımı düzene soktuğumu hissetmiştim, korkularımın üzerinden geldiğimi, insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmaya başladığımı ve nihayet mutlu olduğumu. Fakat iki gün önce eve gelip kendimi yatağa bırakmamın ardından geçirdiğim ağlama krizinden sonra her şey kademeli olarak eskiye dönüş yapmıştı. Domino etkisi gibiydi, uzun uğraşlar sonucu taşları yerine oturtmayı başarmıştım, fakat çok geçmeden kötü bir olay ilk taşı yıkmış sonra sırasıyla hepsi yerle bir olmuştu.

Dün midemin bulandığı yalanını ortaya sürerek okula gitmemiştim, ancak her nasılsa bu yalanı ortaya attıktan bir saat sonra gerçek olmuş, gün boyunca kusmuştum. Okula gitmeme sebeplerimden biri Jade'le yüz yüze gelmekten korkmamdı, Efrain'e ne olduğunu biliyordum, ancak söyleyemiyordum. Çünkü eğer bunu yaparsam bu kez de Efrain'e ihanet etmişim gibi hissedecektim, yine de bu Jade'in günden güne çöktüğü gerçeğini değiştirmiyordu.

Annem yanımdan kalkıp kapıdan çıktıktan sonra elinde ilaçlarla geri döndü. Birini kutusundan çıkarıp bana uzatırken, "Bunu al," dedi, "çok hafif bir uyku ilacı, rahat uyumana yardım eder. Hemen yarın bir psikiyatristle konuşup sana randevu alıyorum." İtiraz edeceğimi hissetmiş gibi son derece katı bir şekilde ekledi, "Sakın istemediğini söylemeye kalkma." İşaret parmağını bana doğrulttuğunda kafamı yavaşça aşağı yukarı sallayıp başımı eğdim.

Psikoloğumdan nefret ettiğim konusunda sonunda onu ikna etmeyi başardığım için yeni bir psikolog bulacağına söz vermişti, ama sonrasında ayrı ayrı bir psikolog ve bir psikiyatriste gitmemdense işinde uzmanlaşmış düzgün bir psikiyatrist bulmaya karar vermişti. 

Odadan çıkmadan önce yanıma gelip saçlarımı öptü, Alan'la odada yalnız kaldığımızda verdiği ilacı içip su bardağını yerine koydum. Ayağa kalkıp pencerenin önüne geldim, rüzgar çok şiddetli olmamasına rağmen dondurucu derecede soğuktu, ama garip bir şekilde tüylerimin soğuktan diken diken olması hissini sevmiştim. Bana hâlâ hayatta olduğumu hatırlatıyordu.

Yatmadan önce üşümemek için giydiğim kalın hırkayı çıkarıp ince askılı tişörtümle kaldığımda dişlerim birbirine vuruyordu. Alan yavaş adımlarla yanıma gelip beni nazikçe pencerenin önünden çekmeye çalıştı. "Hasta olacaksın, Alice," diye uyardı. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

DARK MOONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin