Arkamda bıraktığım her merdiven basamağından sonra kalbimin ritmi biraz daha düzensizleşiyordu. Biraz sonra öğreneceğim gerçeklik bu şeyi çözmemde bir aşama daha kaydetmemi sağlayacaktı. Rüyamda gerçekte bilmediğim şeyleri görebiliyor muydum, yoksa göremiyor muydum? Peki ya görebiliyorsam buna gerçekten inanacak mıydım? Kulağa deli saçması gibi gelen bir şeyin gerçek olması durumunda ne yapacaktım?
Hava bir anda eksi on dereceye düşmüş gibi etrafımda soğuk bir hava akımı hissederken Efrain önümde uyuşuk adımlarla ilerlemeye devam ediyordu. Garip görünmemeyi umarak adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim. Beni umursamış görünmüyordu, fakat ara sıra gözümün ucuyla yüzündeki ifadeyi kontrol ediyordum. Bu rüyalar hakkında bir şeyler bildiği kesindi, bunu şu an bile hissedebiliyordum. En azından benden daha fazla şey biliyordu, bundan emindim. Emin olduğum bir diğer şey ise bunları benimle paylaşmak için can atmadığıydı, görünen o ki her ne biliyorsa bunları kendine saklamayı tercih ediyordu.
Odasının kapısının önüne geldiğimizde kapı kolunu yavaşça aşağı indirip bir adım geri çekilerek geçmem için öncelik tanıdı. Kararsızlıkla birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra karanlığa doğru tedirgin bir adım attım. Odasının içi zifiri karanlıktı ve karanlık korkum göz önüne alındığında midemdeki bulantıyı görmezden gelmek neredeyse imkânsızdı. Ancak derinlerde bir yerlerde hissettiğim mide bulantısının tek nedeninin korku değil aynı zamanda heyecan olduğunu da biliyordum. Onun yakınında olmak daima kalbimin başımı döndürecek bir ritimle atmasına sebep oluyordu, büyülü gibiydi. "Şey..." diye beceriksizce geveledim sesimi bulma çabasıyla. "Sanırım ışığı açsak iyi olur," söylediğimin kulağa saçma gelmediğini umarak ekledim, "yani karanlıkta süper görme yetilerin falan yoksa tişörtü bulmak için ihtiyacın olacak."
Eh, o gözlerle süper gece görüşüne sahip olması hiç de şaşırtıcı olmazdı. Ondan herhangi bir tepki gelmeyince tamamen odanın içine girip duvarın üzerinde elimi gezdirerek lamba anahtarını bulmaya çalıştım. Odadaki perde simsiyah olduğu için ay ışığı da içeri girmiyordu ve alt kattan gelen belli belirsiz ışıkta yalnızca yüz hatlarının bir kısmını seçebiliyordum. Sanki ben aradıkça daha da bulunmaz hale gelmiş gibi görünen lamba anahtarı ortaya çıkmamakta ısrar ederek hissettiğim tedirginliği arttırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Sonunda aklını kaçırmış bir paranoyak gibi neredeyse duvarı yumrukladığımda Efrain yavaşça bileğimi kavradı, dokunuşu nazik ancak keskindi. Sadece birkaç saniye süren bu temas bana tüyler ürpertici bir dejavu yaşattı.
Karanlıkta ışığı bulmaya çalışırken aynı şekilde biri elimi kavramış ve sonrasında Alan gelip bunu korkudan gördüğümü iddia etmişti. Ama ben elimin üzerindeki soğukluğu net bir şekilde hissettikten sonra söyledikleri pek etkili olmamıştı, yine de somut bir kanıtım olmadığından bunu göz ardı etmeye karar vermiş ve üzerinde durmamıştım. Fakat şimdi Efrain'in buz gibi parmak uçlarını bileğimde hissettiğimde o gece orada gerçekten biri olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Karanlıkta izinsizce evime giren biri.
Ben aniden bir adım gerileyince ister istemez bileğimi bırakmak zorunda kaldı. Yüzüme bir süre anlamsızca baktıktan sonra içeri girip kapıyı arkasından kapattı ve artık ciddi anlamda zifiri karanlıktan başka hiçbir şey göremiyordum. Yaklaşık yirmi saniye boyunca beklediğim gerçekleşmeyip odanın ışığı açılmadığında kapıya koşmayı düşündüm, ancak kibritin sürtünme sesini duyup turuncu bir ışığın karanlıkta titrediğini görünce sadece olduğum yerde hareketsiz bir şekilde kalmakla yetindim. Kitaplığın ikinci rafında duran dört mumun hepsini yaktıktan sonra kibriti elini sallayarak söndürüp giysi dolabına yöneldi.
Bense bu süre zarfında bir karış açılan ağzımı kapamaya çalışmakla meşguldüm. Odanın dekoru aynen rüyamda gördüğüm gibiydi. Simsiyah piyano ve üzerindeki üç tane kalın mum da dahil olmak üzere her şey birebir aynıydı. Yalnızca rüyadaki yağmur yağan odanın aksine buranın bir tavanı vardı ve sanırım bu da son derece normaldi. Gözlerimi hızlıca kapatıp açarken bunun bilinçaltımın bana bir armağanı olan basit bir göz yansıması olarak düşünmeye çalıştım, ama gözlerim her açıldığında her şey sabit bir şekilde yerinde durmaya devam ediyordu. Ağzımı kapatmayı başardıktan sonra gözlerimi mumlara diktim, aklımı kaçırmak üzereydim ve kendimi sakinleştirmem imkansız görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK MOON
Teen FictionBelki de gerçek olan şey rüyalarımızdır... Ve bazen uzun süren bir sessizlik milyonlarca kelimeden daha fazla şey anlatır.