#Sleeping At Last - Saturn
#The Cinematic Orchestra - To Build A Home
---
Yaşlarla parlayan donuk gözleri kendi küçüklüğünü bilinçsizce seyrederken dudakları titriyordu, o gün her ne yaşandıysa geriye dönüp baktığında en az benim kadar kaybolmuş hissettiği aşikardı. Bir anlığına beni fark etmemiş olabileceğini düşünsem de yanından sıyrılıp geçmek için bir adım attığımda bakışları beni yerime çivileyecek bir hızda üzerime döndü. Bakışlarındaki o neredeyse aklını yitirmiş deli ifade tüylerimi ürpertmişti, bir adım gerilediğimde alt kattan gelen kapı çarpma sesi yerimde sıçramama neden oldu. Giderek yaklaşan bir erkek sesi bağırarak Efrain'in adını seslenmeye başladığında iki Efrain'in de tepkisini görmek için kafamı çevirdiğim sırada görüntü giderek bulanıklaştı, korkunç bir şekilde başım dönmeye başladığı sırada tutunacak bir yer bulma çabasıyla elimi kapıya uzattığımda soluk borumda takılı kalmış bir nefesi zar zor dışarı vererek panikle uyandım.
Ayrıca tutunduğum şey kapı değil, babamın koluydu. Masanın üzerinde duran gece lambası endişeyle bana bakan gözbebeklerinin içinde turuncu bir ışık oluşturuyordu. "Sadece bir kabustu," dedi beni yatıştırmak istercesine, ancak daha neler olduğunu idrak edememişken buna inanmam zordu. Hâlâ uyku sersemi bir halde belli belirsiz titremeye devam ediyordum, babam sıkıca tutunduğum kolunu geri çekmek yerine diğer eliyle uzanıp komodinin üzerindeki dolu su bardağını bana uzattı.
Sudan büyük bir yudum alırken önüme düşen saçlarımı geri itti ve beni bu kadar korkutan şeyin ne olduğunu sordu. Dürüst olmak gerekirse bunun cevabını ben de bilmiyordum çünkü korktuğum söylenemezdi. En azından rüyada aşırı derecede korktuğum bir anı olduğunu hatırlamıyordum, tabii uyurken ne tepki verdiğimi kestirmem zordu. Yine de babamın bakışlarından çıkardığım kadarıyla endişelenmesine yetmişti.
"Bilmiyorum," diye mırıldandım boş su bardağını yerine bırakırken, parmaklarımla babamın kolunu sıkmayı bıraktığımda yatakta tamamen oturur pozisyona geçerek yorganı çeneme kadar çektim. Yetersiz ışık tarafından aydınlatılan odada gözlerimi gezdirirken oda birdenbire boğucu derecede kasvetli gelmeye başladı, içeriyi dolduran karanlık gölgeler ruhuma kelepçe takıp beni boğuyormuş gibi hissediyordum. Yorganı yavaşça geri ittim.
"Sayıklıyordun," dedi babam biraz daha rahatladığı her halinden belli olurken. Derin bir nefes alıp verirken parmaklarını saçlarının arasından geçirdi, gözlerinin altındaki mor halkalar loş ışıkta kendini iyice belli ederken konuyu uzatmayıp sadece basit bir kabus olduğunu söyleyerek onu uyumaya göndermem gerektiğini anladım. Artık sürekli uğraşması gereken küçük bir çocuk değildim, o da yarın işe gitmesi gereken ve sorumlulukları olan bir adamdı.
Bir şeyi hatırlamaya çalışıyormuş gibi gözlerini kıstığında alnında birkaç çizgi belirdi. "Bir kelime," diye mırıldandı kendi kendine. "Daha önce hiç duymadığım bir kelimeyi sayıklıyordun. Bir isim olabilir, emin değilim."
Efrain.
Tüylerim ürperse de gergin gözükmemeye çalışarak geçiştirircesine omuz silktim. "Bilmem, kabuslarımda bazen beynimin aşırı yaratıcı davrandığı oluyor." Kendimi gülümsemeye ve o ismi hafızamdan çıkarmaya zorladım; aynı zamanda hem kırgın, hem korkmuş, hem üzgün, hem sinirli, hem de özlem dolu olmak çok yıpratıcıydı. "Bir keresinde altı buçuk başlı kırmızı bir canavarın gökyüzünde beni kovaladığını görmüştüm." Yüzündeki ifade ciddiyetini koruduğunda gülümsememi genişlettim. "Altı buçuk başlı, inanabiliyor musun?"
Babam beni dinlemediğini açıkça ele veren bir yüz ifadesiyle başını sallarken bambaşka şeyler düşündüğünden emindim. Bana bir şey olmasından korkuyordu. Eğer onun kontrolündeyken bana bir şey olursa annemin mahkemeye sunacak delilleri olurdu, belki de bizi asla babama göstermezdi. Muhtemelen babamın endişe ettiği şey de tam olarak buydu. Büyükannem ve büyükbabam öleli uzun zaman oluyordu, babam da ailenin tek çocuğuydu, çok samimi arkadaşlarını olmadığını göz önüne aldığımda bizden başka kimsesi olmadığını anlamak zor değildi. Annemin yapabileceklerinin sınırları olmadığını en iyi bilen kişi babamdı. Yine de Alan için aynısı geçerli olmasa da benim reşit olmama az kalmıştı, sonrasında istediğimi yapmakta özgür olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK MOON
Teen FictionBelki de gerçek olan şey rüyalarımızdır... Ve bazen uzun süren bir sessizlik milyonlarca kelimeden daha fazla şey anlatır.