Açık perdeden içeriye vuran akşam güneşi etkisini yitirmiş olsa da gözlerini açarken zorlandı.
Göz kapakları defaten kapanıp açıldı. Bu hem ışığa alışmak, hem de son kaldığı yeri hatırlamak içindi.
Ancak hiç hatırlamasa daha iyiydi.Bayıldığı noktaya geri döndüğünde dehşetle irkildi. Bütün vücuduna iğneler batıyormuş gibi hissediyordu. Boşluğun sessizliği, çaresizliğin sancısı ve kaybetmenin kahrı ruhunu çarmıha geriyordu. Hayatı boyunca hiç bilmediği duyguların ızdırabı ile içi yanıyordu. Çektiği acının tarifi yoktu.
Beyni, bedeni, duyu organları her yeri karıncalanıyor, uyuşuyordu. Felç geçiriyor olabilecegini düşündü. Hayır dedi içinden, kendini bırakmanın zamanı değildi. Kalkmalı ve harekete geçmeliydi hem de bir an önce.
Hızla kalktı ayaklarını koltuktan aşağı sarkıttı, ellerini dizlerinin yanından koltuğa dayadı ve oturur pozisyon aldı. Başı dönüyordu. Hafifçe başını kaldırdı, etrafına bakındı. Herkes bıraktığı yerdeydi. Sanki zaman durmuş, kıpırdamadan öylece kalmışlardı.
"Evlat! İyi misin?" Diye sorarken endişesi ve hüznü sesinin tınısına gizlenmişti Yavuz Bey'in. Torununun şakaklarından beyazlamaya başlayan saçlarına üzgün gözlerle baktı. Hepi topu 15 gün içinde bayazlamıştı bu saçlar. Yıllar önce oğlunu kaybeden Yavuz Bey, torununu oğlunun yerine koymuş, hatta ondan bile daha çok sevmişti. Sorumsuz gelinine bile onun hatırına tahammül göstermişti. Şimdi karşısında tarifsiz acılar içinde kıvranan Yağız'ın çektiği acıyı yüreğinde hissedebiliyordu ancak bu durumdan onu nasıl kurtarabileceğini bilmiyordu. En büyük korkusu ise hastalığının nüksetmesiydi.
Yağız başını kaldırıp dedesinin gözlerinin içine baktı. Birbirinin kopyası masmavi gözler çakışınca Yağız'ınkilerden yaşlar süzüldü. Kıpkırmızı olmuş gözleri, çektiğin acının derinliğini taşıyordu .
" İyi olmam mümkün mü?"
Diye sordu, sesi titreyerek. Ve başını tekrar aşağı eğdi. Başının dönmesi biraz geçmişti. Odanın uzak köşesinde ki bilgisayarın başında oturan Davit ile Yavuz Bey'in yareni Hüseyin, birbirine kaçamak bir bakış attılar. Hüseyin, Yavuz Bey'in yanından kalkıp Davit'e doğru ilerledi. Dede torunu biraz yanlız bırakmak gerekiyordu.
Yağız başını sallayıp zihnine üşüşen anıları kovmaya çalıştı. Kaç gündür bölük pörçük aklına gelen hatıralar bu baygınlık sırasında yeniden canlanmıştı zihninde. Keşke hiç uyanmasaydı. Keşke hep o günde takılı kalsaydı. Keşke zaman ilerlemeseydi ve son yaşadıklarını hiç yaşamasaydı.
Hızla yerinden kalktı ve bilgisayara doğru ilerledi.
"Davit görüntüleri tekrar izlemek istiyorum." Dedi ingilizce.
Dedesinin yurt içinde ve dışında edindiği güçlü ,zengin ve siyasi çevresi sayesinde CIA 'de çalışan ve aynı zamanda Türk Devleti için ajanlık yapan Davit'e ulaşmışlar ve yardımını istemişlerdi. Davit kurumunun sakladığı gizli bilgilerle birlikte gelmişti. Ancak yinede verebileceği bilgiler kısıtlıydı.Görüntüyü tekrar açtı. Ünlü bir alışveriş merkezinin otoparkının
güvenlik kamerası görüntüleriydi bunlar. Nefesi kesilerek tekar izledi Yağız. Uzaktan çekilen görüntü net olmasada zihninde netleştirebiliyordu.Elif ve Batu ellerindeki alışveriş poşetleri ile asansörden çıkıp arabaya doğru yürüyorlar. Batu önce Elif'i araca bindiriyor ve dışarda kısa bir süre oyalanıyor. Arabanın etrafında bir anda 4 adam beliriyor. Normal görünümlü 4 adam. Tek dikkat çeken nokta hepsinin sakalları olması. Onlar belirince, Batu araçtan uzaklaşıyor. Yağız'ın yüreği yangın yeri. Adamların ikisi öne, diğer ikisi Elif ortada kalacak şekilde arkaya oturuyorlar ve araç hızla otoparktan çıkıyor. Ardından Erkan geliyor. Batu ile birşeyler konuşuyorlar ve tokalaşıp ayrılıyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK GÜZELİ
RomanceYağız gülümseyerek baktı sevdiği kadının kıvrık kirpiklerinin arasında parlayan kehribar rengi gözlerine. Kendinden emin duruşu ve isabetli kararları ile bundan sonra ona yol gösterecek nadide bir çiçekti bu kadın. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir...