Satır aralarında buluşalım ✨"Her zaman gerçekler acıtırdı, en azından biz öyle bilirdik beni hiç bir zaman bir gerçek acıtmadı aksine ben gerçeklerin acıttığını değil acıların gerçek olmasından kaynaklı bizi üzdüğünü düşünenlerden yanaydım."
..
Merih önde ben arkasında ve benim hemen arkamda Troya kurulunda görevli olan adını bile bilmediğim iki adam ve onlarla beraber Egemen ve Olcay vardı. Adımlarımı Merih'e uydurmaya çalışırken bir anda durdu. Merih'in ani duraksamasıyla yüzümü onun göğsüne çarptım. Hızla Merih'ten ayrılırken göz göze geldik.
Yüzünde hiç bir ifade yoktu bu yüzden yüzüne bakınca ne hissettiğini ne düşündüğünü anlamak çok zordu. Bakışlarımı Merih'ten çekip yere sabitlerken Merih soğuk sesiyle çoktan konuşmaya başlamıştı.
"Buradan sonrası bende."demişti.
Merih'in sesiyle Troya kurulundan gelen iki adam hızla yanımızdan ayrıldı. Geriye sadece ben Egemen Merih ve Olcay kalmıştık.
"Egemen Olcay sizde geri dönün bundan sonrasını ben hallederim."dediğinde Egemen ve Olcay bana doğru döndü.
"Korkma hiç bir şey olmayacak."diye teselli ettiler daha sonra geriye doğru dönüp gözden kayboldular. Geriye sadece ben ve Merih kalmıştık şimdi. Merih hiç bir şey söylemeden yürümeye devam ederken bende sessiz kalıp onu takip ettim. Büyük ve geniş bir duvarın önüne geldiğimizde bakışlarımı Merih'e çevirdim.
Yan tarafta duran kırmızı bir düğmeye bastı. Ben ne yaptığına bakarken önümüzde ki duvar yukarı doğru kayıp içinde araba dolu olan gizli otopark açıldı. Ben şaşkın bir şekilde az önce olanları anlamaya çalışırken Merih çoktan içeri geçmişti. Hemen arkasından bende içeri geçtigimde her parçası siyah olan bir arabanın önüne geldik.
Sade siyah ve mattı.
"İncelemen bittiyse bin istersen."diye söylendi. Sesi o kadar kaba çıkmıştı ki kaşlarımı hafif bir şekilde çatarak ona baktım. Bu kadar kaba ve sert olması ona olan öfkemi ikiye katlamaktan başka hiç bir işe yaramıyordu.
Vakit kaybetmeden sürücü koltuğunun yanında ki yolcu koltuğuna yerleşirken hızla arabayı çalıştırıp bizi buradan uzaklaştırdı.
Ben bakışlarımı yan tarafımda duran pencereden dışarıya sabitlerken tekrar Merih'in sesini duydum."Kemerini tak."diye emir verici bir tonda konuştuğunda dayanamayarak konuşmaya başladım.
"Bu kadar kaba olmak zorunda mısın?"diye sordum. Sesim ilk defa ona karşı bu kadar yüksek çıkmıştı. Merih kaşlarını çatarken vakit kaybetmeden soruma cevap vereceğini düşünmüştüm.
"Kemerini tak."diye tekrarladı bir kez daha. Sorduğum soru umurunda bile olmamıştı. Merih'i duymamazlıktan gelerek bakışlarımı tekrar pencereye doğru çevirdim. Herkese emir verip yönlendirebirdi, ama kimsenin ona uyma gibi bir zorunluluğu yoktu en azından ben öyle düşünüyordum.
Merih çok geçmeden arabayı çalıştırıp otoparktan uzaklaşırken kısa bir süre önce bana baktı daha sonra hiç beklemediğim ani bir frenle arabayı durdurdu. Yaptığı ani fren başımı sert bir şekilde cama çarpmama neden olduğunda acı ile yüzümü buruşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)
Teen FictionAnnesi ve babasının mezarlığında içini döken bir kızın başına en ağır ne gelebilir? Mezarlıkta yaşadıklarından sonra bambaşka bir yerde tanımadığı insanlar arasında gözlerini açan Afra hayatına nasıl devam edebilecek? Gözlerini açtığı yeni şehir, y...