18.BÖLÜM(KİMSESİZLER ORMANI)

4.3K 206 30
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR.


"Bir şehri tanımak, bir insanı tanımak gibidir."


Siyah.
On sekiz yaşımdan sonra en nefrettiğiö renklerden biri olmuştu. O yaşanan olaydan sonra hayatım boş karanlık bir oda gibiydi. Ben karanlık ne bilmezdim ki. Ta ki o günden sonra anlamıştım karanlığın sadece bir sözcükten ibaret olmadığını. Hayatım bomboş beyaz bir sayfa gibi tertemizdi.
Şimdi o bomboş beyaz sayfa sadece siyahtı.
Başka bir renk yoktu artık hayatımda.

Şuan bulunduğum yerde öyleydi karanlıktı. Nerede olduğumu bile bilmiyordum dahası önümü bile göremiyordum.
Burası biraz mahzene benziyordu.
Aklım Merih'le beraber kaldığımız o mahzene gittiğinde Merih'in şu sözünü hatırladım.

"Biraz daha ileride ışık var."

Belki ileride ışık vardır diye düşündüm ve yürümeye devam ettim. Attığım her adımda derin bir nefes alıyor içimde ki o tarif edilemez korkuyu bastırmaya çalışıyordum. Ama korkum tüm bedenimi ele geçirmiş gibi attığım her adımda kendini belli ediyordu. 

İlerledikçe etrafta bir uğultu duyuyordum. Ama bu uğultu o kadar hafif ve kısıktı ki ara sıra doğru mu duydum diye şüphe ediyordum. Dakikalar sonra gökyüzünde hafif lacivertimsi bir renk belirdi.

Gökyüzü mavi değildi lacivertti.

Hemde koyu bir lacivertti. 

Attığım her adımda etraf lacivert rengini daha da açığa çıkarıyordu. Bir yerden sonra çeşit çeşit ağaç türleri belirdi önümde. Burası mahzen değildi burası bir ormandı. İçerisinde çeşit çeşit ağaçların bulunduğu hayatımda görmüş olduğum en farklı ormandı. Ben buraya nasıl gelmiştim? En son mehrayla konuşuyordum sonra bana bir iğne yapmıştı. O iğnenin etkisiyle bilincim kapanmış bayılmıştım. 

Şimdi ise bir ormandaydım. Artık iyice korkmuş ne yapacağımı bilemez bir duruma gelmiştim.
Buradan nasıl çıkacaktım? 

"Evine gidecek olan kimsesizler ormanındasın afra!" İşittiğim bu sesle kalbimin duracağına hissettim. 

Bu ses mehraya aitti. 

"Mehra."diye bağırdım kimsesizler ormanında. 

"Kimsenin yapamadığını yapıyorum, sana bir seçenek sunuyorum! Eğer bu ormandan çıkmayı başarabilirsen eski hayatına geri döneceksin! Ama unutma bu hiç kolay olmayacak afra."

 Neredeyse ağlamaya başlayacaktım. 

Ben nasıl bir yere düşmüştüm böyle?
Kimsesizler ormanı da neresiydi? 

Duyduğum o son sözden sonra bir daha hiç ses gelmedi. Buradan çıkmayı başarabilirsem eski hayatıma geri dönecektim. 

Korkuyordum. 

Birinin yanımda olup beni buradan çıkarmasını bekliyordum.
Ama kimse yoktu. 

Gökyüzünün lacivert renginde olduğu, çeşit çeşit ağaçların bulunduğu bir ormanda benden başka kimse yoktu.

Belki de vardı. 

Burası görünmezler şehri değil miydi? Belkide benim göremediğim bir sürü görünmez şey vardı, bilmiyordum. Korkum saç diplerime kadar bedenimi ele geçirmiş gözlerimin yaşlarla dolmasına sebebiyet vermişti. 

ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin