KEYİFLİ OKUMALAR♥
"-Bir gün bana içinde ki ateşin ne olduğundan bahsettiğinde, seninle beraber o ateşte kül olana kadar yanacağım."
Gökyüzünde otuz saniyede bir kez çakan şimşek, dakikalar sonra kopacak büyük fırtınanın haberini verirken bakışlarımı gökyüzünde ki kara bulutlardan daha kara olan gözlere sabitledim. Koyu kahve gözler, karanlığın çökmesiyle rengini git gide kaybederken gözlerimi bir kez bile Merih'in gözlerinden çekmedim. Oturduğumuz bankta, esen rüzgarın şiddetini görmezden gelip saatlerce sessizliğin verdiği huzuru dinlemiştik beraber. Onun yanındayken ne bir fırtına ne de başka büyük bir güç beni korkutamazdı, eskiden olsa evde tek başıma olup dışarıda ki fırtınadan korktuğum için hızla odama kapanır küçük bir çocuk gibi battaniyemin altına saklanırdım. Ama şimdi yaşadıklarımı göz önünde bulundurduğumda artık eskisi gibi çok korkmayacağımı biliyordum. Çünkü gücünden cesaret aldığım adam bana şu kısacık zaman diliminde görmediğim bir sürü şeyi göstermişti. En başta fark edemesem de ne kadar güçlü olduğumu fark ettirmişti bana.
"Üşüyor musun?" Merih'in sorduğu soruyla yeniden ona sabitledim bakışlarımı.
"Hayır."diye cevap verdim."Üşümüyorum biraz daha kalalım." Merih bir kaç saniye bakışlarını üzerimde gezdirdiğinde gerçekten üşüyüp üşümediğimi anlamaya çalıştı, daha sonra üşümediğimin farkına vardığında ise sözlerimi başını olumlu anlamda sallayarak onayladı.
"Bu şehir,"diye fısıldadım bakışlarımı kara bulutların çoğunlukta olduğu gökyüzüne çevirirken."Bana yeniden yaşadığımı hissettirdi."
"Bu şehirde gerçekten bir yaşamın olduğuna mı inanıyorsun kız çocuğu?"diye sordu.
"Yaşadığımı, gerçekten nefes aldığımı hissetmem yetmez mi?"diye sorduğumda başını iyi yana sallayarak tüm bedenini bana çevirip gözlerime daha iyi bakmaya çalıştı.
"Buraya geldiğimde bende senin gibi düşünüyordum, bu şehrin bana iyi geleceğini, geçmişimde yaşadığım her kötü anı burada yok edip yeni bir hayata başlayacağımı düşündüm. Başlarda tıpkı bende senin gibi gerçek bir nefes almıştım, bunun nedeni her zaman yanımda olan Olcay, egemen ve daha sonra tanıdığım son kişi Asmaraydı." O an Merih bir kaç saniye duraksayıp derin bir nefes aldı. Daha sonra devam etti yarım bıraktığı konuşmasına. "Onlar benimleyken, bu şehir cehennemden kaçtığım bir cennet gibi geldi bana. Fakat daha sonra anladım ki bu cennet bildiğim yer kaçtığım cehennemden daha kötü bir yermiş. Bilmediğin ve tıpkı benim gibi göremediğin şey bu şehrin asıl cehennem olduğu kız çocuğu."
Merih'in neden böyle konuştuğunu tam anlayamamış ifadesiz yüzümü, yüzünde gezdirmiştim bir süre.
"Cehennem diye bahsettiğin şey Asmara'nın gidişi miydi?"diye sordum alacağım cevaptan canımın istemeden de olsa yanacağını bile bile.
"Asmara'nın gidişi bir cehennem değildi, onun gidişi bu şehrin üzerime yıkılıyormuş gibi hissettirmesiydi. Onunla beraber gerçekten hissettiğim nefesi meğersem hiç almamışım kız çocuğu." Merih'in verdiği yanıt zorlukla yutkunmama neden olurken ellerimi avuç içine sakladı canımın bir yerlerde acıdığını hisseder gibi.
"Ben onunla aldığım nefesi seninle yeniden almak, gerçekten yaşadığımı hissetmek istemiyorum."diye fısıldadığında kalbimin atma hızının birden bire yükseldiğini hissettim. "Ben seninle nefes almadan bile yaşadığımı hissetmek istiyorum kız çocuğu. Çünkü biliyorum beraber aldığımız nefes bir gün ansızın kesilebilir ama nefes almadan yaşadığımızı hissetmek bizi sonsuza kadar yaşatabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)
Teen FictionAnnesi ve babasının mezarlığında içini döken bir kızın başına en ağır ne gelebilir? Mezarlıkta yaşadıklarından sonra bambaşka bir yerde tanımadığı insanlar arasında gözlerini açan Afra hayatına nasıl devam edebilecek? Gözlerini açtığı yeni şehir, y...