KEYİFLİ OKUMALAR.
"İnsanlar büyüdükçe değişir, sen hep çocuk kal."
Ruhumun en derinlerinde küçük bir kız çocuğu vardı, o küçük kız çocuğunun öyle güzel ve mutlu bir hayatı varmış ki bu mutluluğun ömrünün sonuna kadar süreceğine inanırmış hep. Sonra en sevdiği iki insanı kaybedince mutluluğun da bir sonu olduğuna inanmış. Tıpkı gökyüzünde ki aydınlığın arkasında simsiyah bir boşluğun olduğu gibi.
Merih sorduğum soruyla boğazını temizlemiş yüzümü incelemişti.
"Kafanda ne kurguladığını bilmiyorum ama onlara inanıp kendini kandırmaktan vazgeç, burada sadece bir gerçek var ne olursa olsun bu şehirde kalmaya devam ettiğin sürece ben egemen, Olcay hep yanında olacağız." Merih verdiği cevaptan sonra terasa çıktı. Bununla sınırlı değildi biliyordum, bir şeyler vardı bundan artık emindim. Merih'in hemen arkasından bende onu takip ederek terasa çıktım.
"Bu kadar mı sadece? Neden ben başka bir şeylerin daha olduğunu hissediyorum?"diye sordum. Merih cebinden çıkardığı bir paket sigarayı dudakları arasına götürdü.
"Ne hissettiğin umurumda değil, tek gerçek bu işte."diye tısladı umursamaz bir tonla.
"Buraya ilk geldiğim gün beni göndermek isteyen sen değil miydin? Olcay'a bırakın ne hali varsa görsün diyen sen şimdi ne olursa olsun senin yanında olacağız diyorsun! Buna inanmamı bekleme benden."diyerek karşı çıktım. Merih yaktığı sigaradan derin bir iç çekerken dudakları arasından çıkan duman etrafı beyaza boyamıştı.
"Neye inanmak istiyorsan ona inan." Sesinde ki o soğuk ve umursamaz tını sinirlerimi bozmaya başlamıştı. O an gelen cesaretle Merih'in dudakları arasında ki sigarayı birden elime aldım. Tabi ki içmeyecektim, sadece beni dinlemesini istiyordum. Merih kaşlarını çatarak bana baktığında umursamadım.
"Çocuk musun sen?"
"Evet. Sen her zaman demez misin yabancı kız çocuğu diye? Bende bana taktığın bu lakabın hakkını veriyorum."diye yanıt verdim. Merih'in çatılan kaşları iyice havalanırken üstüme doğru gelmeye başladı, Merih'in bana doğru attığı her adımda bir adım geriledim.
"Ne yapıyorsun sen?"diye sordum üstüme gelmeye devam ederken. Cevap vermedi, sırtım soğuk mermere çarptığında artık kaçış yolumun olmadığını fark ettim. Artık kaçacak yerim kalmamıştı.
"Ne mi yapıyorum? Küçük kız çocuğunu korkutmaya çalışıyorum."diye mırıldandı nefesi yüzüme çarparken.
"Yalnız küçük kız çocuğu senden korkmuyor."diye karşılık verdim. Merih'in dudakları alayla kıvrıldı ve yüzünü yüzüme biraz daha yaklaştırıp kulağıma doğru eğildi.
"Eminim küçük kız çocuğu da benim onu korkutmamı istemez, çünkü bilmiyor ki onu çok korkutursam bir daha yanıma bir santim daha yaklaşamayacağını."diye fısıldadı. Ben dün ne demiştim? Merih gördüğüm en merhametli ve en iyi insan mı? Kesinlikle bunu söylediğim için pişmanlık duyuyordum.
"Nesin sen canavar mı?"diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Eğer beni öfkelendirmeye devam edersen istediğin her varlığa dönüşebilirim, bu yüzden yabancı kız çocuğu tehlikeli olmamı istemiyorsan elinde ki sigarayı bana ver." Ben Merih'in boynuma çarptığı ılık nefesi görmezden gelmeye çalışırken birden elimde ki sigarayı seri bir hareketle aldığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)
Teen FictionAnnesi ve babasının mezarlığında içini döken bir kızın başına en ağır ne gelebilir? Mezarlıkta yaşadıklarından sonra bambaşka bir yerde tanımadığı insanlar arasında gözlerini açan Afra hayatına nasıl devam edebilecek? Gözlerini açtığı yeni şehir, y...