KEYİFLİ OKUMALAR♥
"O kalbinin durmasına izin vermeyeceğim Merih, sen yeniden o buzdan heykel adam olmayacaksın."
Kabus!
Nefesimi bir anda kesip, ölümü dileyecek güçteydi. Gözlerim hafifçe kendiliğinden aralandığında yüzüm terlemiş gördüğüm o kötü kabusun hafızamdan silinmesini istemiştim. Gözlerim tek bir çift gözü aramaya koyulduğunda hissettiğim o boşluk, içime kaplayan o tedirgin ifadeyle hızla ayağa kalktım.
Merih yoktu.Daha bir kaç dakika önce yanımda hissettiğim varlığı şimdi bir boşluğa dönüşmüştü.
Hızla odadan ayrılığım da gördüğüm kabusun etkisiyle ellerim hala titriyor gözlerimde ki yaşların yanaklarıma süzülmesini engellemeye çalışıyordum. Hızla terasa çıkıp önce orayı kontrol ettim fakat terasta Olcay ve egemenden başka kimse yoktu. Soluğu onların yanında aldığımda Olcay benden önce davranmış hızla konuşmaya çalışmıştı.
"İyi misin kız kardeşim?"diye sordu yüzümde ki korkmuş ifadeyi incelerken.
"Merih."diyebildim sadece. Dudaklarım kurumuş boğazımda bir yanma hissetmiştim. Egemen ve Olcay bir süre birbirlerine bakıp durduğunda içimde ki tedirginlik hissi daha da artmıştı.
"Bir şey söyleyin, Merih nerede?"diye sorduğumda arkamda duyduğum o sesle derin bir nefes aldım.
"Beni mi arıyorsun kız çocuğu?"
Sesin geldiği yöne, arkamı döndüğümde görmek istediğim o gözlerle karşılaşmıştım. Gittiğini sandığım o adam karşımda duruyordu.
Merih gitmemişti, buradaydı tam karşımda.
Yanaklarıma süzülmesini engellemeye çalıştığım göz yaşlarım kendini serbest bıraktığında hızla Merih'in yanına koşarak boynuna sarılmıştım. Bu sarılışım tıpkı küçük bir kız çocuğunun korku anından sonra en güvendiği kişiye sarılması gibiydi.
Bende yine en güvendiğim insana sığınmıştım.
Sevdiğim adama."Gittiğini sandım."dedim göz yaşlarım yanaklarımdan hafifçe süzülürken. O kabus sanki gerçek gibiydi, Merih benimle vedalaşıyor ve arkasını dönüp izini karanlığın içinde kaybettiriyordu.
Merih'in kollarını belimde daha sıkı hissettiğimde bende boynumda ki kollarımı sıklaştırmıştım."Buradayım, hiç bir yere gitmiyorum."diye fısıldadı kulağıma doğru eğilip sıcak nefesinin tenime çarpmasına izin verirken. Bu an, Merih'le sarılı kaldığımız bu an ne kadar sürdü bilmiyorum ama bu gecenin hiç bitmemesini dileyecek kadar kendimi rahat hissetmiştim. Bir süre sonra zorda olsa Merih'le ayrıldığımızda Olcay'ın sesini duyduk.
"Kardeşim seni bırakıp gidebilir mi sanıyorsun afra?" Olcay'ın soru sorarmış gibi çıkan sesi dudaklarımın kenarında hafif bir tebessüme neden olduğunda Merih'in yüzü ifadesizdi.
"Bırakmayacağını biliyorum, sadece kötü bir kabus gördüm."diye yanıt verdim. Olcay ve egemen uyumak istediklerini dile getirerek terastan ayrıldığında yalnızca ben ve Merih kalmıştık.
Merih sessizliğini koruyarak ellerini ellerimde buluşturduğunda ikimizi de terastan çıkardı, Merih'in oda kapı önüne geldiğimizde kapıyı açıp beni kendi yatağına yerleştirdi, Merih bunu yaparken kendimi gerçekten de küçük bir kız çocuğu gibi hissetmiştim. Merih üzerimi örterken kendine bir sandalye çekerek tam yanı başımda durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)
Fiksi RemajaAnnesi ve babasının mezarlığında içini döken bir kızın başına en ağır ne gelebilir? Mezarlıkta yaşadıklarından sonra bambaşka bir yerde tanımadığı insanlar arasında gözlerini açan Afra hayatına nasıl devam edebilecek? Gözlerini açtığı yeni şehir, y...