Anılar.
Hiç bir zaman silinmesini istemediğimiz, yada unutmak için her gün dua ettiğimiz bazı anılar vardır. Bu kimine göre iyi kimine göre hep kötüdür. Zihnimizin içine kazınmış ve istesek te unutamayacağımız bir sürü hatıra vardır.
Benim ise unutmak için her gece dua ettiğim, zihnimin en derinlerine kazınmış unutamadığım bir hatıram var.
MERIH SALKAN
Odamdan içeri geçer geçmez sakinleşmek adına bir sigara paketi ve bir kibrit kutusu alıp terasa çıktım. Dışarıda ki soğuk havayı umursamadan bir sigara yakıp derin bir iç çektim. Az önce yabancı kız çocuğunu rahatsız etmeye çalışan o adamı istediğim dersi veremediğim için huzursuzdum, çünkü attığım bir kaç yumruktan sonra kaçmayı başarmıştı adi herif! O adamın masada yabancı kız çocuğuna olan bakışları hiç normal değildi, elbet doğru zamanı bulduğunda onun yanına gideceğini biliyordum, bu yüzden yabancı kız çocuğunu yalnız bırakmamak adına mutfağa geçmiş o şerefsiz adamın onu sıkıştırdığını gördüğümde sinirlerime hakim olmaya çalışmış bu yüzden onu yabancı kız çocuğunun önünde değil dışarıda kimsenin görmediği bir yerde cezasını vermek istemiştim.Fakat ilk bir kaç yumruğumdan sonra kaçmayı başarmıştı. Parmaklarımın arasında ki sigaradan derin bir iç daha çekmiş sakinleşmeye çalışmıştım. O kız benim sorumluluğum altındaydı, ve onun başına bir şey gelse kendimi, vicdanımın sesini ömrüm boyunca susturamazdım.
Bugün bu yüzden ona karşı bu kadar korumacı bir tavır izlemiştim. Tabi bu korumacı tavrım yabancı kız çocuğunun gözünden kaçmamış her fırsatta bunu sorgulamaya çalışmıştı. Parmaklarım arasında ki sigara bittiğinde söndürdüm . Aklıma egemen ve Olcay geldiğinde masadan aniden kalkıp gittiklerini öğrenmek adına cebime sıkıştırmış olduğum telefonu çıkarıp egemeni aradım.
Çünkü Olcay'ı arasam bir sürü laf kalabalığı yapıp beni sinirlendirecekti.
"Neredesiniz?"diye sordum telefonu açar açmaz.
"Biz şimdi mekana geldik, siz yoksunuz."diye yanıt verdi egemen.
"Evdeyiz, buraya gelin."
"Neden erken ayrıldınız? Bir sorun mu çıktı?"diye sordu egemen meraklı sesiyle.
"Buraya gelince konuşuruz."diyerek kapattım telefonu. İkisi de gelince neden apar topar mekandan gittiklerini öğrenecektim. Çünkü işin içinde Olcay varsa bunun sonu Troya kurulunda bitiyordu.
Zaten çoğu zaman Olcay işlerine egemeni de alet edip başlarını belaya sokarlardı, daha sonra benden yardım isteyip onları kurtarmamı beklerlerdi. Gerçi bir kereliğine mahsus onlara yardım etmemiş bir gece onları mahzere kapatılmalarını istemiştim.
O günden sonra ikisi de atacakları bir adımda bana danışırdı. Bizim böyle bir bağımız vardı birimizin başı dertte olsa diğerimiz peşine düşerdi. Zaten kardeşlik bunu gerektirmez miydi? Üçümüzün kaderi de birbirimizin en acı gününde birleşmişti. Benim babamın annemi öldürdüğü, daha sonra da benimde babamı öldürdüğüm gün aynı şekilde Olcay da o gün hapisten yeni çıkmış egemende kaldığı yurttan atılmıştı. Belkide acılarımızın ortak oluşu yüzünden de bugün birbirimize bu kadar sadık ve düşkündük. Düşüncelerimin sıyrılmasına neden olan yabancı kız çocuğunun sesi olmuştu.
"Burada donacak ölmeyi mi planlıyorsun?"diye sordu.
"Ölüm bu kadar basit bir eylem değil."diye yanıt verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilAnnesi ve babasının mezarlığında içini döken bir kızın başına en ağır ne gelebilir? Mezarlıkta yaşadıklarından sonra bambaşka bir yerde tanımadığı insanlar arasında gözlerini açan Afra hayatına nasıl devam edebilecek? Gözlerini açtığı yeni şehir, y...